Kuruluş yıllarında Balkan camiasının iktidara desteği genel destek ortalaması ile aynı oranlardaydı.

Yani yüzde 30’ların üzerinde.

Ancak bu destek ilk on yıldan sonra giderek azalmaya başladı ve şu anda genel ortalamadan çok daha düşük, yüzde 20’lerin altında.

Bu durumu kendilerini Balkan bilimci olarak gören bazı "strateji" uzmanları paradoks olarak yorumluyor.

Ülkemizin en üst makamı Balkan ülkelerine ziyaretlerinde büyük ilgiyle karşılanmasına rağmen bu ilginin Balkan göçmenleri nezdinde sandığa yansımamasını çelişki olarak görüyor.

Cevabı bu kadar basit bir hakikati idrak edemeyenler neye göre kendilerine Balkan uzmanı sıfatı yakıştırıyor anlamak zor.

Bu arkadaşlara cevabı bulma konusunda biz yardımcı olalım.

Zira ortada paradoks da yok, çelişki de.

Öncelikle o bölgelerde gösterilen saygı ve sevgi kişilerden ziyade makamadır.

Anavatanının en üst makamı oralara ziyarette bulunuyorsa soydaşlarımızın arasında heyecan yaratması ve ilginin yoğun olmasından daha doğal bir şey olamaz.

Aynı şekilde muhalefet liderlerinin ziyaretlerinde bile büyük ilgi ve alaka söz konusudur.

Yani sevgi gösterileri şahıslardan ziyade kurumsal makamlaradır.

Öte yandan ziyaretlerde gösterilen yoğun ilginin buradaki desteğe yansımamasının çok önemli başka sebebi de var.

Dışarıda oturanları hamaset ve popülistsöylemlerle çok kolay etkileyebilirsiniz.

Uzaktan davulun sesi hoş gelir.

Ama içerideki vatandaşlarımız, sağlıktan eğitime,  ekonomiden refah seviyesine kadar realiteyi tüm benlikleriyle iliklerine kadar hisseder ve bu durum yaşam standartlarını doğrudan etkiler.

Yani buradaki vatandaşımız olayları çok daha objektif değerlendirerek tavırlarını koyar.

Bundan öte Balkan insanı eğitimli ve muhakeme yeteneği yüksektir.

Gelişmeleri herkesten önce okuyup, olayların nereye gittiğini analiz etme kapasitesine sahiptir.

Nitekim soydaşımızın çok önceden görerekdesteğini çekmesine sebep olanhakikatleri iktidar partisinin diğer seçmenleri de, gecikmeli de olsa, aynı şekilde görerek desteğini çektikleri açıkça ortaya çıkmaya başladı.

Bundan öte iktidar Balkan camiasına en başından beri hep mesafeli kalmıştır.

Buna gerekçe olarak birçok sebep sıralanabilir.

Bu duruma sözde camiamızı parlamentoda temsilen seçilenler de hatalı kişilerden oluşunca ortaya çıkan tablo kaçınılmaz olmuştur.

Bizi temsilen seçilen kişiler insanımız tarafından benimsenmediler ve nitekim başarılı da olamadılar.

Neden başaramadıklarının sebebi çok basit:

İnsanımızın yapısını, düşüncelerini, karakterlerini, nefes alma şekillerini, beklentilerini, üzüntülerini tanımadıkları için.

Bundan öte seçilenler camiamızın fikri alınmadan, adeta emrivaki yapılarak seçilen kişilerdir.

Balkanlardaki soydaşlarımız Osmanlı o topraklardan çekilince o coğrafyada kalanlardan oluşmakta.

Her türlü zulüm ve baskılara rağmen dinimizi, kimliğimizi, kültürümüzü varlığımızı muhafaza etmeyi başarmış bir topluluktur.

Kimseye boyun eğmemiş.

Bundan dolayı biat kültürü yoktur.

Onlara kimse bir şey dayatamaz.

Saygı göstermeden, onların fikrini almadan birilerini dayatmaya kalkışırsanız sonuç da ancak bu olur.

Neticede göçmen camiası ile iktidar partisinin kimyası bir türlü tutmadı.

Bunun sorumlusu tabi ki iktidardır.

Aradaki diyaloğu en başından beri iyi yönetemedi.

Aslında başlarda zaten fazlasıyla desteğe sahip olduğu için belki de ihtiyaç da duymadı.

Ama şu anda bulunduğu duruma bakılınca ne kadar büyük hata yaptığı çok daha net anlaşılıyor.