Türkiye’de işsizlik var. İşsiz doktorlar, işsiz avukatlar, işsiz gazeteciler, işsiz öğretmenler gibi her sektörde işsiz var. Bu saydıklarım aslında işsiz değil, kendi sahip oldukları mesleği icra edememe durumu. 
Yaptığım araştırmalara göre, Türkiye’de 2002 yılına kadar devlet ve vakıf olmak üzere toplamda 76 üniversite bulunuyordu. 
Tabii hatırlarsınız bir slogan vardı hâlâ da söylenir meydanlarda ‘her şehre üniversite’ diye… İşte bu slogan dikkate alınarak ülkemizde şu an itibariyle toplamda 207 üniversite ve akademi var. Son 40 yılda üniversite kapısında bekleyen gençlerin sayısı ve mezun sayısı her yıl artarken, son 10 yılda işsiz sayısı katlanarak arttı. 
YÖK verilerine göre, 1980 yılında üniversiteye başvuran sayısı 466 binden 1993’te 1 milyonun üzerine çıktı. 2001’de 1.4 milyon olan üniversite adayı sayısı ise 2014’te 2 milyonun üzerine çıktı. 2018’de 2.3 milyonun üniversite için yarıştığı sistemde, aday sayısı 2019’da 2.5 milyonu aştı.
Eeee bu durumda bakıyoruz üniversite sayısındaki artış, son 5 yılda mezun sayısına da yansımaya başladı. 
Asıl burada anlatmak istediğim şu; ne güzel ülkemizde üniversite sayısı çoğaldı bu ülkemizin kalkınması adına gurur verici bir tablo ama bir de bunun can acıtan tarafı var…
Üniversite sayısı arttı artmasına da üniversite mezunu kayıtlı işsiz sayısı 1 milyon 34 bin oldu.
Bu konu hep eleştiriliyor ve eleştirilmeye de devam edilecek gibi görünüyor. Cumhurbaşkanımız ilk defa bu konuda yapılan eleştirilere ‘Her üniversiteyi bitiren iş sahibi olacak diye de bir şey yok’ yanıtı verince bu kanayan yaranın çözümü konusunda bir düşünce fırtınası esmeye başladı. 
 
****
 
Türkiye, 37 ülkeyi kapsayan "en iyi emeklilik" araştırmasında en kötü notu alan 3'üncü ülke oldu. Türkiye aldığı notla sadece Arjantin ve Tayland'ın üstünde yer alabildi. "En iyi emeklilik" notunu ise Hollanda aldı.
İşte Türkiye’de kanayan bir yara daha… Avustralyalı insan kaynakları ve yönetim danışmanlığı firması Melbourne Mercer'in her yıl düzenli olarak hazırladığı "Küresel Emeklilik Endeksi 2019"a bu yıl Türkiye de dahil oldu. 
Küresel Emeklilik Endeksi’nde ülkeler puanlarına göre A, B+, B, C+, C, D ve E gibi gruplara ayrıldı. E kategorisinde kimse bulunmazken, Türkiye en alttaki D sınıfında kendine yer buldu. Peki D kategorisi neyi gösteriyor; emeklilik sisteminde bazı tercih edilebilir özellikler bulunmasına rağmen ciddi zayıflıklar yer alması anlamına geliyor. 
Bu rapor sonucunda ülkemize tavsiyelerde bulunmuşlar ‘en yoksul bireylere verilen en düşük emeklilik maaşının arttırılmasının’ önemine dikkat çekilmiş. 
İşte kanayan yaramızı derinleştiren başka bir konu da bu idi... 
Haksız mıyım!..