Afili sloganlarla problemlerimizi çözme vaadiyle yola çıkmışlardı! Efendi değil hizmetkâr olmaya söz vermişlerdi. Dertlerimizle hem dert olacaklardı!

Geldiğimiz noktada görüyoruz ki milletin dertleriyle uğraşmak, problemlerine çözüm bulmak yerine koltuğunu koruma derdindeler. Milletin derdine derman olması gerekenler, sürekli yapay gündemler oluşturma, dikkatleri başka taraflara çekerek beceriksizliklerini gizleme gayreti içerisinde olduklarını görüyoruz.

Hukuki uygulamalarda gözlemlenen çifte standart. Farklı sese tahammül edememek. Her söylemde kendine vazife çıkaranlar. Kendileri gibi düşünüp konuşulması gerektiğine inandırılanlar. Koparılacak diller, kafaya sıkmalar…

Yoğun kar yağışı sonucu yurdun birçok yerinde yollar kapanıyor. Karayollarının kontrolündeki en işlek yollarda ulaşım sağlanamıyor. En modern Havaalanında uçuşlar duruyor. Çatı çöküyor, “Orası zaten yıkılacaktı” diye geçiştiriliyor. Toplumun huzurunu sağlamakla görevli olanlar, rakibin açığını yakalamak için takipteler…

Bakıyorsun “Merd-i Kıptî şecaat arz ederken sirkatin söyler” misali  (Kıpti’nin merdi, kendini methederken yaptığı hırsızlığı anlatır) açıklamalarına şahit oluyoruz.

Velhasıl iktidar mensupları sürekli yapay gündemlerle dikkatleri başka taraflara çekme gayreti içerisindeler. Konumu koruma düşüncesi öncelikleri olduğundan, bu yoldaki her adımı meşru görüyorlar. Öyle olmasa Sezen Aksu gibi düşünen, üreten sanatçıların kendi toplumlarının kutsallarına en az kendileri kadar saygılı olduklarını da bilirler ve konuyu çarpıtmazlar.

Akaryakıt fiyatları yüzde yüz artmış. Kara kışın ortasında doğalgaz ve elektrik kesintileri yaşanıyor. Fabrikalarda üretim durmuş. Çarşıda pazarda her şey ateş pahası. Vatandaş pazarda çıkma sebze, meyve peşinde, evine ekmek götürmekten aciz durumda olanların sayısı her geçen gün artıyor. Battaniyeye sarınıp, karanlıkta televizyon izleyenleri duyuyoruz. Kimin umurunda? 

24 D Hattında çalışan Halk Otobüsü şoförü Yiğitler Muradiye Devlet Hastanesi arasında üç tur atmasına karşın, otobüste inmeyen bir yaşlı kadını fark ediyor. 

Şoför kalorifer yanındaki koltukta oturan bu kadının ineceği durağı şaşırdığını veya kaybolduğunu sanıyor. Son durakta yaşlı kadına “Nerede inecektin teyze, ineceğin yeri mi şaşırdın? Gideceğin yeri bilmiyorsan sana yardımcı olayım?” diye soruyor. Sorular karşısında eziliyor yaşlı kadın. Mahcup bir yüz ifadesi ve ses tonuyla “Yok be evladım, şaşırmadım. Evde odun kömür yok, çok üşüdüm. Gidecek yerim de yok. O yüzden otobüste inmedim.” Beklemediği cevap karşısında şaşıran şoför donup kalıyor. O anda bir şey diyemiyor.  

Şaşkınlığını atan şoför yaşlı kadının elini öpüyor, “Özür dilerim teyzem, özür dilerim, rahatına bak, üzülme” diyor. Yaşlı kadın içinde bulunduğu durumun ezikliğiyle koltuğunda kıpırdamıyor. Konuşmaya şahit olan ve durumu fark eden yolcular da kendi aralarında topladıkları bir miktar parayı da yaşlı yaşlı kadına veriyorlar. Yaşlı kadın akşam son sefere kadar otobüste yolculuk yapıyor.

65 yaş ve üzerine bedava olduğu için, kim bilir kaç yaşlı otobüs ve metroda ısınmak için zaman geçiriyor? Kim bilir hastanelerin acil servis koridorlarında kaç kişi gidecek yeri olmadığı için bir köşede kıvrılıp kalıyor?  

Böyle otobüs şoförlerin olması yarına olan umudumuzu artırıyor. İçimizi ısıtıyor.