Komünist rejimin yıkılmasından sonra doksanlı yılların başında Bulgaristan’da soydaşları temsil eden dört parti kurulmuştu.

Zaman içerisinde  soydaşlarımızı temsil eden sadece HÖH ayakta kalmıştı.

Bu nasıl mümkün olmuştu acaba? Sadece A.Doğan’ın siyasi dehası sayesinde mi yoksa bir yerlerden destek gördüğü için mi?

Ancak doğrusu olan da buydu. Bu durum soydaşlarımıza sorunlarının çözümü noktasında daha organize ve çözüm odaklı hareket imkânı verecekti.

Sorunlar çözüldü , çözülemedi veya belli çevreler tarafından imkan verilmedi ayrı konu.

Ama Yugoslavya’nın parçalanması ile sonuçlanan ve oradaki Müslüman topluluklara karşı katliamlar yapıldığı doksanlı yılları, değişik tahriklere kapılmadan ve benzer sorunlar yaşanmadan atlatılması bu tek çatı altında olmasının büyük önemi olmuştur.

Zira bilenler bilir. O dönemde her iki taraftan da aşırı radikal unsurlar gerilimi tırmandıran demeçler vermekteydi.

Bu konularda Bulgar devleti ile işbirliği yapıldığı da doğrudur.

Her ne kadar bunların amaçları bizim soydaş nüfusumuzu oralardan azaltmak ve hatta tamamen yok etmek olsa da bunu çatışma ortamına girerek   yapmak, isteyecekleri son şeydir.

Zira bu tür olayların ucu açık olmakla beraber nerelere varacağını ve nasıl sonuçlanacağını kimse kestiremez.

Sonuç olarak soydaşların tek çatı altında olmaları ve tek merkezden yönetilmelerinin birçok faydanın yanı sıra o karanlık dönemi kazasız belasız atlatılmasının başlıca sebeplerinden biri olmuştur.

Ve bu süreç içinde gayet tabi ki de ülkemiz ile değişik işbirlikleri, yardım ve dayanışmalar olmuştur.

Ne zamana kadar?

Önceki yazılarımızda da belirttiğimiz  gibi Balkan politikalarını cemaate teslim edene kadar.

Cemaat de oralardaki Müslüman topluluklar üzerine mutlak hakimiyet kurma gayreti içine girmeye niyet edince, ki bazı ülkelerde bu konuda başarılı oldukları da söylenebilir, ama Bulgaristan’da bunu başaramayınca soydaşlarımızı temsil eden HÖH ile iplerin kopmasına giden süreç başlamıştır.

Bunu fırsat bilenler de HÖH liderine bir partinin en kutsal organı olan genel kurulunda suikast  teşebbüsünde bulunacaklardı.

Bu suikast girişimini organize edenler  kendini derin devlet diye tanıtan, eski DS elemanlarından oluşan ve Danimarka, İsviçre ve Hollanda gibi ülkelerde hayatlarını sürdürenlerdir. Bunlar aynı zamanda Bulgaristan’daki aşırı milliyetçi unsurların da finans kaynaklarıdır.

Zaten  bu suikast planının içinde başından beri ATAKA lideri de vardır.

Ve bu  derin devlet de hala Rus yanlısı ve eski DS kontrolündedir.

Zira bu olaydan sonra A.Doğan artık eski A.Doğan olmayacaktı.

Pabucun pahalı olduğunu anlayacaktı ve kendisine başka bir himaye bulması gerektiğini iyice idrak edecekti.

Etti de. Kendini Ruslara teslim etti.

Yani iddia edildiği gibi bunlara uzun yıllardan beri hizmet etmiyor.

Ama bunu bilmesi gerekenler biliyor zaten. Yoksa bileti çoktan kesilirdi. Bunca yıldır HÖH’e destek  verilmezdi.

Kendisi de her yıl  tatilini geçirmek için  kıyılarımıza gelmezdi.

Tatil için başka yerler mi yoktu? Yoksa sebepler farklı mıydı?

Burada ayrıntılara girecek değiliz. Herkes kendi yorumunu kendi yapsın.

Yani olaylar kıraathane köşelerinde anlatıldığı gibi değildir.

Devamı haftaya…..