'2018 Spam ve Kimlik Avı' adlı raporun sonuçlarına göre Facebook sitelerinin yüzde 60’ı sahte. Bu yalan ve sahte paylaşımlarla dolu sosyal medyada her geçen gün bağımlılık oranı bana göre 'sosyal hastalık'ivmesi yukarı doğru tırmanıyor.

Yeşilay’ın sitesindeki bilgilere göre ise Türkiye’de ve dünyada hızla tütün, alkol ve uyuşturucu madde alım oranları artmakta, maddeye başlama yaşları gittikçe düşmekte.

Diğer bağımlılıklar gibi teknoloji ve kumar bağımlılığı da kişiye, aileye ve topluma psikolojik, sosyolojik ve ekonomik zararlar vermekte.

Bağımlılık, kişinin bedensel, ruhsal ve sosyal hayatını olumsuz etkiler. Toplumun felaketi sayılabilecek bu bağımlılıkları engellemek gerek.

Bağımlılık çeşitlerini sayacak olursak:

  • Sigara ve tütün bağımlılığı
  • Alkol bağımlılığı
  • Madde bağımlılığı
  • Kumar bağımlılığı
  • Teknoloji bağımlılığı

Bizim üzerinde bugün duracağımız konu teknoloji bağımlığı.

Babamızdan, annemizden, evlatlarımızdan, kardeşlerimizden, arkadaşlarımızdan, dost ve akrabalarımızdan daha çok zaman ve özen gösterdiğimiz sosyal medya ile 'asosyal' oluşumuzdur.

Hızla artan sosyal medya kullanım süreleri birçoğumuzu bağımlı hale getirip uyuşturdu.

Acil bir durum olduğunda yada hastalandığımızda en yakınımızı aramak devri neredeyse bitti. Bunların yerine sosyal medyada paylaşmak aldı.

Elbette sosyal medya doğru ve mantıklı kullanılırsa buna kimsenin itirazı yok. Ama daha bizim konuşmayı bilmeyen gençlerimiz Türkçe’yi 'yani, hani, falan, filan, aynen, okeyy, tabii,kanki' başta olmak üzere 7 kelimeden ibaret kullandığı sürece sosyal medyanın hiçbir sosyal faydası görülemez... Tam tersi sosyal facialara sebep olur... Artist sosyal medyacılar intiharı bile oyun sanarak buradan canlı yayın yapıyorlar... Banane kardeşim intihar edeceksen git bir gölün dibinde ne halt edersen et... (Benim sana söyleyeceğim tek şey,Allah'ın verdiği canı O'ndan başkası alamaz. Bilmem anlatabildim mi!..)

                               ***

Yaşamadığı bir hayatı varmış gibi özenip paylaşabiliyor bu zavallılar.Uykum kaçtı, iştahım kaçtı, sevgilim kaçtı, kedim kaçtı, komşum kaçtı v.s diyerek keçilerini kaçıranların sayısıda azdeğil.

Bazı insanlarda özel hayat diye bir şey kalmadı. Eve geldim, duşa girdim, televizyon karşısına geçtim, hangi diziyi izliyor, sonra ailesi neler yaptı ve maalesef son olarak da yatak odalarının mahremiyetleri paylaşılıyor.

Elbette paylaşımcı olabiliriz. Ancak paylaşılması gerekenleri paylaşmaktır. Paylaştıklarınızdan da bir yarar sağlamak gerek. Bir ders çıkarmak için, geçmişi yad etmek için olmalıdır diye düşünüyorum.

Sosyal medya arkadaşlarının çoğunu tanımayız. Karşı karşıya gelsek selam vermeyiz. Ama artık onlar sosyal medyadan eski arkadaşlar…

Kıyafet mi aldın, arabamı aldın, tatile mi çıktın, hastaneye mi yattın, güzel bir mekânda yemek mi yedin yada yemiş gibi mi yaptın, ilk tanışma yada vedalaşma mı yaptın, bebek mi dünyaya geldi, ilk çişini mi yaptı, ilk dişi mi çıktı, ilk baba mı dedi, birçoğunda olmayan anne ve baba sevgisi varmış gibi paylaşımlar mı istersiniz, kısacası ne isterseniz bu menüde var.

Beğeni yapılmadı diye tartışanlar var maalesef…

Dileyen dilediğini dürtüyor.

Sosyal medyayabu kadar yakın durmakla huzurunuzdan uzaklaşmaya gerek yok.

Başkaların hayatı da bizim için elbette önemli olmalı ancak kendimizi unutmamamız gerek.

Bunlardan bazıları kabul edilebilir elbette ancak bazılarının ise asla kabul edilebilir tarafı yok.

Bağlanabilirsiniz ama sakın bağımlı olmayın.

Bağımlı hale geldiyseniz mutlaka bir uzmana görünün.