Ah be amca hayat seni nasıl yormuş. Allah bilir 80 yıllık ömründe neler gördün. Ömrünü inşaatlarda geçirmiş, dertlerini anlatıyordu metro da yanında oturan gence. Baya yormuştu hayat onu. Bir iç çekti anlatmaya başladı. ‘Oğlum şimdi bana birileri yer verince ister istemez biraz çekiniyorum, belki içlerinden senin bu yaşta ne işin var geziyorsun diye. Haklılar da bak yürüyemiyorum bile ama ne yapalım beden değişir, güç değişir ama ihtiyaç, iş güç, değişmez be yavrum. Bak ellerim ayaklarım bir kaç yıl önce tutarken de hastaneye kendim giderdim, şimdi ayaklarım ellerim tutmaz oldu, yine kendim giderim. Bu arada yanlış anlama çocuklarım var. Hepsi de aslan gibi... Onları asla kötülemem çünkü onların asla bir yanlışı yok bana, hepsi işinde gücünde onları neden işinden alıkoyayım. Hayat bu herkes mücadele ediyor. Bende yıllarca inşaatlarda mücadele ettim çok şükür hayatta ne kendimi ne de ailemi başkasına muhtaç etmedim.’

O anlattıkları yılların verdiği yorgunluk yüzünden de anlaşılıyordu. Anlatırken bir iç çekişi vardı ki anlatamam. Ne kadar şükretse de haline, vardı içinde ukte kalan bazı şeyler. Çok üzüldüm amcama keşke geriye dönebilsek yaşamadığın ukte kalan şeyleri yasabilsen. Hı bu arada tabi çocuklarına laf söylememesi de ne kadar hoş bir davranış. Belki de dediği gibidir çocukları vefakardır.

Neyse konumuz bu değil. Asıl konumuz ne diye sorarsanız hayatta istediğiniz hiçbir şeyi başka zamana ertelemeyin. Amca ertelemiş yıllarca çalışmış çabalamış ama bak yine de hayatta bazı şeylerin özlemini hala çekiyor. Nerden anladın derseniz; konuşurken bir iç çekişi vardı, bir etrafına bakışı vardı, metrodaki gençlere bakarken konuşması her şeyi açık açık anlatıyordu. Aslında her şeyi anlatmaya tek bir sözü yetti. Hani dedi ya gence ‘Oğlum beden değişir, ayak, kol tutmaz olur ama ihtiyaçlar değişmez.'