Meraktan koca günü zor geçirmiştim. Kendim okulda, aklım akşam oyuna kimin seçileceğindeydi.

İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun Bursa Ahmet Vefik Paşa’da sergilenecek oyunda figüran bir kıza ihtiyaç vardı.

Gençlik Tiyatrosu grubundan olan 13 tane kızdan bir kişi oyuna alınacaktı.

Hocamız “Yarın akşam saat tam 5’te herkes burada toplanacak. Yönetmen içinizden sahnede rol alacak tek bir arkadaşınızı seçecek. Gelmeyen olmasın. Herkes tam sayı yarın burada olsun” diye uyarıda bulundu.

Sahnede rol almak, orada bulunan bütün kız arkadaşlarımın en büyük hayaliydi.

Bulunmaz fırsattı.

Öyle bir geldiler ki seçmelere her biri manken, hepsi kuaförden gelmiş saçlar, makyaj, giyim on numara.

Benim onlara rakip olma şansım asla olamazdı. Zaten böyle bir düşüncem de yoktu.

Giyim ve kendine özen gösterme konusunda, bakımlı olmada sınıfta kalırdım. Onların yanından bile geçemezdim. Yaşları da benden büyüktü. Böyle bir zamanım da yoktu.

Okul çıkışı son iki dersi izin alarak zor yetiştim. Dedim ya oyuna seçilecek arkadaşımı merak ettim. Yanımdaki kız arkadaşımla birlikte iddiada bulunduk. Kim seçilebilir diye.

Üzerimizde okul önlüğü, saçlar da dünden kalma iki örgü. Önlüğün içindeki beyaz gömlek yakası kirli ve yamuk görünüyordu.

Herkes heyecan içinde gelen yönetmenin gözünün içine bakıyordu. Çevresinde toplandılar, sohbete başladılar.

Hal, hatır sordular. Oyun hakkında yorumda bulunarak övgüler yağdırıyorlardı.

Ben onlardan üç adım ötede uzaktan sadece seyrediyor, hiç bir yorumda bulunmadan dinliyordum. Onlar varken bana söz düşmez diye düşündüm.

Yönetmen seçime geçti. Herkese bir baktı. Sonra da bana dönüp “Sen gel benimle” dedi.

Ortalıkta tık yok. Herkes sessizliğe gömüldü. Ben bu sessizliğin neden kaynaklandığını anlamadım önce.

Dalmışım kendi seçildiğimin bile farkında değildim. Boş boş bakıyorum, herkeste bana bakıyor.

Hadi canım sende, yok artık yalan der gibi cevap vermeden boş boş bakıyordum ellerim bağlı.

Yönetmen sözünü tekrarladı “Evet evet sen gel benimle” dedi. Bir anda diğer arkadaşların nefret dolu imalı bakışları ‘keşke ben olmasaydım’ dedirtti. Böyle itiraz etme şansım olsaydı onlar için duyduğum üzüntüden dolayı ederdim.

Kendim için sevinemedim ama burası güzellik yarışması, çıkılacak podyum da değildi. O an oyuna uygun karakter seçimi vardı. Benim de Türkan Şoray’a benzeyen göz ve kirpiklerim burada rol aldı.

Oyunda rahibe okulunda bir rahibe kızını canlandıracaktım. Tek profil doğal yüz gerekiyordu. O da bende vardı.

O akşam ömrümde bir ilk yaşadım. Devlet sanatçılarıyla sahnede rol aldım. Hayal bile etmediğim bir anda hayalim oldu. 

Okuldaki arkadaşlarım da öğrenmişti sahnede rol aldığımı. Lise sondaydık. Beden derslerimiz iki ayrı sınıfla birlikte yapılıyordu.

Karşı sınıftan erkek arkadaş her beden dersinde benimle özel ilgileniyor, kız arkadaşım ve benim yanımdan hiç ayrılmıyordu. Teneffüslerde bile yanıma geliyor birlikte dolaşıyorduk. Bazen tiyatro hakkında bana sorular soruyordu

“Nasıl başladın, nasıl girdin?” Bende “Gençlik kursları adı altında bir yarışmayla 350 kişiden 20 kişinin kazandığı yetenek sınavı ile alındım” dedim.

Bir gün okul çıkışı yine birlikte yürürken “Sana bir şey soracağım ama kızma bana söz ver” dedi.

Bende bir heyecan beklediğim o an gelmişti. Bana arkadaşlık teklifi edecek düşüncesindeydim. Uzun zamandır çok iyi giden birliktelik vardı. Dünden razıydım. O bana arkadaş olabilir miyiz diyecek, bende evet diyecektim hiç düşünmeden.

Sevgili olanlar böyle oluyordu. Çocuk gelip bu teklifte bulunuyor, kız kabul edince sevgili olunuyordu.

“Söz, vallahi billahi kızmayacağım. Hadi sor” dedim. Çok mutluydum. Sor artık, başlasın bu aşk diyordum içimden.

Sordu. Şaka gibi “Senin adın neydi?” soru buymuş ADIM!

Bir anda yıkıldım. Yüzüm düştü. Daha adımı bile bilmeyen insanın bana verdiği değer ne olabilirdi? Söyledim çok kısık bir tonda, o da “Bak işte kızacağını söylemiştim. Ah keşke sormasaydım” dedi.

Bende “çok iyi oldu iyi ki sordun” dedim. Kalbimdeki yeri o anda akıp gitti. Kendimi bana çok değersiz hissettirdi.

Şanslıydım ki okulun son günleriydi. Kısa süre sonra okul kapandı. Ben kendisini bir daha asla aramadım, görüşmedik. O gün sildim kendisini. Zaten sadece yaşanmış mutlu bir arkadaşlık vardı ben yanılmışım.

Yıllar sonra tesadüfen bir kitapevinde karşılaştık. Evlenmişti. Kendi özel tiyatrosunu kurmuş, yerel kanalda gerçek kesit dizilerine oyuncu gönderiyordu. Onun için sevinmiştim. Bana olan ilgi sebebini de o zaman daha iyi anlamıştım.

Hayalleriniz yaşantınız olsun. Saygılar.