Daha doğrusu kamuoyunda bilinen cemaat ve tarikatlardan tek bir tanesi bile Hak’ın yolundan gitmediğini demek daha doğru olacaktır.

Kuruluşu yüzyıllar öncesine dayanan tarikatlar da zaman içinde kuruluş amacından sapmış, yozlaşıp Hak yolundan çıkmışlardır.

Kaldı ki Dinimizde bu tür oluşumların yeri yoktur.

Sadece “danışmak istedikleriniz varsa bir bilene sorabilirsiniz” tavsiyesi var.

Tarikatın kelime anlamı “Allah’a ulaştıran yoldur”

Bir kişinin manevi açıdan yükselmesine herhangi bir cemaat veya tarikata ihtiyacı yoktur.

Ancak ilmini derinleştirmek, Dinimizin batıni (gizli) boyutuna girmek isteyenler,  hadislerde bahsedilen alimlere başvurabilir.

Ama böyle  alimler olmasına rağmen bunlar kamuoyuna açık değildir.

Bilinen  cemaat ve tarikatların aksine bunlar  sokaktan her geçeni kabul etmezler. 

Onlara ulaşmak için birçok aşamadan geçmek gerek.

Oralara ancak manevi açıdan belli seviyeye ulaşmış kişiler kabul edilir. 

İşte bundan dolayıdır ki, 'gıybet'in en ağır günahlardan olduğunu çok iyi bilmemize rağmen, kamuoyunda bilinen tarikatlar ve başındakilerin tek birisi bile Hak yolundan gitmediğini iddia ediyoruz.

Allahın rızasını kazanmak, hatta bir kişinin evliya olması son derece basittir.

Bir kişinin Dinimizin öncelikle haram kıldığı ve yasakladığı şeylerden sakınması ve Dinimizin emrettiği şartları yerine getirmesi evliya olması için kafidir.

Ama burada olayın esası öncelikle kalp temizliğidir.

Buna yeterince ehemmiyet verilmemekte.

Özellikle Cemaat ve değişik tarikatların müritleri  sadece ibadet ederek ve cemaatin veya tarikatın başında  bulunan zatın orasına burasına dokunarak işi hallettiklerini zanneder.

Oysa ibadetten önce kalp temizliği gelir.

Zira kalp temiz olmayınca gece gündüz ibadet etmek hiç bir şey ifade etmez.

Çünkü dua ve ibadet kalpten geçer.

Kalp temiz olmayınca bunlar nafile uğraşlardır.

Dini bütün kişilerin “kalp gözü” açık olur. Yani bu zatlar insanların manevi hallerini,hayır ve şerri  görebilenlerdir.

Ve  bildiğimiz bu zatlardan  tek birinin bile bu bilinen cemaat ve tarikatlar hakkında müspet düşünceleri olmamıştır.

Sadece bu oluşumlar için değil, son yıllarda bazı kişilerin de Hak yolundan çıktıklarından, bunlar hakkında da görüşleri menfiye dönmüştür.

Kaldı ki Dinimizde hayır ve şerri ayırt edebilmek için “istihare” diye bir müessese vardır. Bazı konularda kafası karışık olanlar buraya müracaat edebilir.

Din konuları evren gibi derin ve sonsuzdur.

Bu yazıyı Fetocuların içinde gerçekten saf ve temiz düşüncelerle din adına bulunanların, nihayet FETO'nun nasıl bir şarlatan olduğu tartışma götürmeyecek şekilde ortaya çıkınca farklı arayışlar içine girenler olduğundan yazma gereği duyduk.

Gerçekten hiç bir  menfaat gütmeden niyetleri sadece Hak yolundan gitmekse bu tür oluşumlara ihtiyaçları yoktur.

Ama illa Dinimizin derinliklerine, batıni yönüne inmek isteyenler varsa Kitabımızın emirlerini yerine getirmeleri kafidir.Gerisi kendiliğinden gelir.

Onlar alimleri bulamaz.Alimler gelir onları bulur.

Cemaat ve tarikatların başındakilere gelince onların akıbetlerini herkes görecektir. Zaten Fetocuların yaşadıkları rezalet bir işarettir.

Allah sevdiklerini asla böyle rezil durumlara düşürmez.

EN’AM 159.

 

“Dinlerini parça parça edip ayrılanlar var ya.Senin onlarla hiç bir ilişiğin yoktur.Onların işi sadece Allah’a aittir. Sonra Allah onlara yaptıklarını bildirecektir”