Türkiye'de onlarca darbe ve darbe girişimi oldu. e-muhtıralar yaşandı. İnsanlar öldü yada öldürüldü, işkenceler uygulandı. Özgürlüklere yasaklar getirildi.

Ülkemizde askerî müdahaleler bazen ordunun üst kademesi bazen de bir kısım yüksek rütbeli subayların kendi başlarına sivil yönetime el koyma girişimleri olarak vuku bulmuştur. Bunlardan bazıları başarıya ulaşmış, bazıları ise yalnızca hükümete yapılan bir uyarı olmakla kalmıştır.

Benve yaşıtlarımın da hatırladığı akılda kalan 12 Eylül 1980 Askeri müdahalesidir.

12 Eylül 1980 gecesinde Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından devlet yönetimine el koyuldu. İhtilal bildirgesi sabaha karşı Genelkurmay Başkanı Kenan Evren tarafından TRT radyo ve televizyonundan bizzat duyuruldu.

İkincisi ise 28 Şubat 1997 Süreci

Rahmetli Necmettin Erbakan'ın başbakan olduğu 28 Şubat 1997 tarihinde toplanan Milli Güvenlik Kurulu'nun irticaya karşı başlattığı ordu ve bürokrasi merkezli bu süreç, post-modern darbe olarak da adlandırılmıştı.

Üçüncüsü 27 Nisan 2007 tarihinde saat 23:20'de Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan basın açıklaması ile Türkiye Cumhuriyeti devletinin, başta laiklik olmak üzere, temel değerlerinin aşındırılmakta olduğu belirtilmiştir. Kamuoyunda hakim olan görüş, basın açıklamasının bir muhtıra mahiyetinde olduğu internet aracılığıyla yapıldığı için açıklamaya "e-muhtıra" adı verilmiş idi.

17-25 Aralık darbe girişimi…

Son olarak yaşadığımız FETÖ'cülerin15 Temmuz 2016 hain darbe girişimi...

Ancak bunun adı tam olarak koymak zor...Darbe girişimi demek hafif kalır.

Hiçbir darbe, ihtilal, e-muhtıra da yaşamadıklarımızı yaşadık o gecede...

Öyle ya da böyle bugüne kadar ki askeri darbelerde askerden yana tavır koyan askerine sahip çıkan Türk milleti o karanlık geceyi planlayanlarının Türk askeri olamayacağına inanmış aydınlık sabaha çıkmak için milli iradesini, iman gücünü ortaya koymuş ve FETÖ'cülere geçit vermemiştir.

 

Savaş uçakları, helikopter ve tanklar kullanılarak yüzlerce polisimizi vatandaşımızın şehit edildiği, TBMM dahil devletin ve milletin asli kurumlarının havadan bombalandığı bir dehşetin yaşandığı benzer bir olay ülke olarak daha önce yaşanmamıştır. Rabbim böyle bir zamanı bir daha bu millete yaşatmasın.

Amaçları ortadaydı asker görünümlü hainlerin... Sadece yönetime el koymak değil ülkeyi kaosa sürüklemek ve ülkeyi bölmekti...İstanbul'daki boğaz köprülerinin kapatılmasıyla patlak verdi olaylar. Ankara'da F16'ların alçak uçuşları sonik etkisiyle patlamalara neden oluyordu... Helikopterler harekete geçmişti.

Meclis bombalandı.

Külliye bombalandı.

Havaalanları işgal edilmek istendi. Mit binasına helikopterden ateş açıldı. Özel Harekât Daire Başkanlığı binası F-16 savaş uçaklarıyla bombalandı.

İstanbul ve Ankara başta olmak üzere birçok şehirde tanklar sokaklara indi. Ve daha nice pis oyunlar…

Onların yıllarca yaptıkları bir hesapları ve gayeleri vardı. İç ve dış hainler mutabakata varmış ihanet şebeke üyeleri harekete geçmişlerdi.

Unuttukları bir şey vardı.

Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerimdeİnkar edenler, seni bağlayıp bir yere kapamak veya öldürmek, ya da sürmek için düzen kuruyorlardı. Onlar düzen kurarken, Allah da düzenlerini bozuyordu. Allah düzen yapanların en iyisidir. (Enfal 30)

Unuttukları ikinci konu ise

Necip milletimizin seçtiği lider, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğancanlı yayınlara bağlanarak halkı sokağa çıkmaya davet etmesi onların hain planlara vurulan ilk kement oldu. Sonrasında tankların altına yatacak kadar vatan sevdalarını gösterenler... Burada basına bir parantez açmak lazım... Basın tarihimizde ilk kez örnek bir demokrasi birlikteliği sağlandı... Hainlere karşı daha önceleri görülmeyen bir ekran bütünlüğünün yaşanması Cumhurbaşkanının, başbakanın, muhalefet partilerinin seslerinin ve niyetlerinin ne olduğunu açıklama anlamında çok önemliydi...

Velhasıl, Türk milleti el ele vererek demokrasi destanı yazdı o gece...

Dil, din, ırk ve mezhep ayrımı yapılmadan tek amacın vatan olduğu dost düşman herkese gösterildi. 

Ezan ve sela sesleri ile birliğimiz daha da güçlendi ve günlerce demokrasi nöbetleri tutuldu.

Yüce Türk halkının damarlarında gezen,"Ölmek var dönmek yok" ruhu bir kez daha sahneye çıktı ve gereğini yaptı...

15 Temmuz da böylece Türk Kahramanlık Destanları arasındaki yerini aldı... Sonuç olarak yapılan sadece Türkiye işgali değildi. Türkiye ye güvenen ve beklentileri olanmazlum ülkelerin ve mazlum insanların sesi Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı yok ederek dünya mazlumlarının da sesini kesip karanlığa gömmekti…Peki ne oldu...

Ne olduğunu 1 yıldır hep birlikte yaşıyoruz, görüyoruz...

Son sözümüz de şehitlerimize rahmet gazilerimize de acil şifalar olsun... Selam, dua ve saygıyla...