Pazartesi günü Ulucami en kalabalık günlerinden birini yaşadı. İkindi namazını müteakiben dava adamı, mücadele adamı, fikir ve düşünce adamı Mahmut Metin Kaplan son yolculuğuna uğurlanacaktı.

Naaş musalladaydı. Saf düzenindeki cemaat hınca hınç doldurmuştu cami avlusunu…

İmam, “Merhumu nasıl bilirdiniz?”

Cemaat gök gürültüsünü andıran bir sesle, “İyi biliriz!”

Sesin tonu, ritmi, ahengi gönüllere vurduğu mührün, arkasında bıraktığı izin simgesi niteliğindeydi.

Gönülleri doldurmadan meydanları dolduramazsınız!

O, dava adamıydı, davasına gönülden bağlıydı. Asla körü körüne bağlanmadı, biat etmedi. Okudu, araştırdı, sorguladı, düşünü. Düşüncelerini kaleme aldığı eserleriyle ölümsüzleştirdi. İdeallerinin peşinde gitti. Eğilmedi, bükülmedi, inandığı değerler üzerine dosdoğru yürüdü. İlkelerinde asla taviz vermedi. Çoğu zaman da yalnız kalması belki bundandı.

“Efsane Başkan’ı” son yolculuğuna uğurlamaya gelenler arasında kimler yoktu ki?

Bursa ülkü Ocakları Başkanlarından kader arkadaşı, Efendi Barutçu ve Abdullah Alay oradaydı. Başbuğ sonrası MHP Genel Başkan Adayı RamisOngun oradaydı. 80 öncesi ülkücü hareketin öncülerinden Zeki Yılmaz, Ahmet Özenalp, Süleyman Ünsal, Faruk Yücer, Rahmi Keser, Rahmi Kurtkaya…

İYİ Parti İl Başkanı Selçuk Türkoğlu,İYİ Parti TBMM Gurup Başkanı, Bursa Milletvekili Prof. Dr. İsmail Tatlıoğlu, Millet İttifakı Büyük Şehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Bozbey… Başta İstanbul, Ankara ve Eskişehir olmak üzere diğer illerden de gelenler vardı.

Başka tanıdık da aradı gözlerim, nafile yoktular! “İstediğimiz gibi olmuyorsan yoksun!” dediler. Yalnız bıraktılar. Ama o yalnız değildi! Ulucami avlusundaki binler onun yalnız olmadığını gösterdiler.

21 Haziran 2021 günü sosyal medya

Bursa Ülkü Ocaklarının efsane Başkanı Mehmet Kutucu'nun vefat yıldönümünde yaptığı paylaşımda:
“Kutucu Başkan;


Beni, ‘Arkanda yetim’ bırakıp gideli, bugün tam bir yıl oldu… Bulunduğun ‘Yer’in, benim bulunduğum ‘Yer’den, bulunduğun ‘Hal’in benim bulunduğum ‘Hal’den daha iyi olduğundan eminim…

Ülküdaşım, kader arkadaşım, dert ortağım, sırdaşım, dostum ve kardeşim seni çok göresim geldi. Şöyle birer demli çay kapıp, karşılıklı birer sigara yakıp, dumanını savurarak, öylece sessiz ve kelimesiz, gönül diliyle halleşmeyi ve hasbihal etmeyi çok özledim, be… Sen gelmeyeceğine/gelemeyeceğine göre ne yapsam? Ben mi yanına gelsem? Ha ne dersin?Allah’a emanet ol!” diyordu.

20 Ocak günkü paylaşımıyla 14 Ocak Cuma gününden beri hasta olduğunu, durumunun iyi olmadığını, dua beklediğini belirtiyor, “Ölüm Allah'ın emridir. Bu öleceğim anlamına gelmez. Ne olur, olmaz diye lütfen haklarınızı helâl edin... Varsa benim haklarım hepinize helâl olsun.Allah'a emanet olun!” diyordu.

“Kâmil odur ki; koya dünyada bir eser, / Eseri olmayanın yerinde yeller eser.”

Bursa yeteri kadar değeri bilinmeyen ve yeri de kolay kolay doldurulamayacak bir değerini yitirdi.O, geride güzel eserler bırakarak katıldı özlemini çektiği dostlar kervanına. Ruhu şad, mekânı cennet olsun.