Sosyal medyada gelen bir mesaj, dinleyince duygulandım, duygulanınca bu köşeden sizlere ulaştırmak istedim, tabii son cümleyi de okuyun, onu da ben yazdım.

"Hayat ilginç, gün gelir, iç oğlanlar padişah olur.

Hırsızlar zengin, metresler eş, eşekler adam olur.

Odundan kapı, taştan saray olur.

Gün gelir, Kezbanlar destan olur, onları destan yapanlar Mestan olur.

Gün gelir, hadsizlik özgüven, saygı yalan, sevgi dolan olur.

Gün gelir, çivisi çıkar dünyanın, konuşamayanlar hatip, şifa veremeyenler tabip, yazamayanlar katip olur.

Ama yine öyle bir gün gelir ki; verenler alır, gidenler uslanır, dönenler yalvarır.

Merdiveni koşarak çıkanların, gün gelir ayağı takılır.

Sevgisini vermeyen, gün gelir kimsesiz kalır.

Aldatan, bir gün sadakat için,

Çalan, bir gün adalet için,

Döven, bir gün şefkat için yalvarır.

Piyon deyip geçme, gün gelir şah olur.

Şaha da fazla güvenme, gün gelir mat olur.

Öyle bir gün gelir ki, sen bakmazken her şey hallolur..."

Bu mesajı dinleyince, görev yaptığım kurum olan TSE'deki 26 yılım gözlerimin önünden geçti.

Sonra da aklıma büyük üstadın o güzel şiiri düştü, gelin birlikte okuyalım.

"Kırılır da bir gün bütün dişliler,
Döner şanlı şanlı çarkımız bizim.
Gökten bir el yaşlı gözleri siler.
Şenlenir evimiz barkımız bizim.
Yokuşlar kaybolur çıkarız düze.
Kavuşuruz sonu gelmez gündüze.
Sapan taşlarının yanında füze,
Başka alemlerle farkımız bizim.
Kurtulur dil, tarih, ahlak ve iman.
Görürleri nasılmış neymiş kahraman.
Yer ve gök su vermem dediği zaman,
Her tarlayı sular arkımız bizim.
Gideriz nur yolu izde gideriz.
Taş bağırda, sular dizde, gideriz.
Bir gün akşam olur, biz de gideriz.
Kalır dudaklarda şarkımız bizim."

Ve yine TSE'de edinmiş olduğum tecrübe gözlerimin önüne geldi. İçinde ihanetlerin olduğu yıllar.

Ama üzüldüğüm, kahrolduğum nokta hep şu oldu; ihanet edenlerin birçoğu, ibadet eder gözüküyordu!

Ve hep özür dilediler!

Dün de, en sonuncusu özür diledi...

Sadece güldüm!

Allah gülmekten bizleri ayırmasın...