“Boğazından lıkır lıkır geçen

Su suyun kıymetini bil

Nedir ki bu mavilik deme

Pencereden görebildiğin kadar

Göğün kıymetini bil

Kıymetini bil çiçek açmış bademin

Güneşli odanın çamurlu sokağın

Beyazın siyahın yeşilin

Pembenin kıymetini bil

Güneşin kıymetini bil.”         

Oktay Rıfat demiş de demiş. Ne güzel demiş değil mi, göğün kıymetini, güneşin kıymetini hatta pembenin kıymetini bil demiş. Peki biz neyin ve kimin kıymetini bildik ki bu hayatta.

Son zamanlarda yaşadığımız korona telaşı bizi o kadar umutsuzluğa, kıymetbilmezliğe sürükledi ki, inanın içtiği suyun kıymetini yitiren insanlar var.

Halbuki kıymet mutluluğun yan anlamıdır bilir misiniz? Güneşin, bulutun hatta pembenin kıymetini bilirsen mutluluğa bir adım öndesindir.

Birine verdiğiniz kıymet sizi öyle bir mutlu eder ki, yeter ki kıymet bilin siz. Biz o kadar alıştık ki ‘senin kıymetini bilemedim’ sözlerine, o kadar alıştık ki kaybettiğimiz zaman kıymet öğrenmeye…

Bırakın artık kaybettikten sonra kıymet vermeye. Hayattayken ya da bu fırsat elindeyken kıymet ver, bak bakayım senden mutlusu var mı bu dünya da.

Yıllarca bin bir zorlukla seni bu yaşlara getiren annenin kıymetini yaşarken bilmemişsin de, öldükten sonra ‘kıymetini bilemedim’ demişsin… Sen öldükten sonra kıymet bilsen ne bilmesen ne!

Karşımdaki dağlara her baktığımda, dağı görüyorum, kuşları, küçük küçük evleri görüyorum, güneşin batışını görüyorum şu an o kadar kıymeti bilinmesi gereken bir an ki, anlatmaya kalksam ne güç yeter ne ömür. 

Fark edersen kıymet bilirsin, kıymet bilirsen nasıl mutlu olacağının farkına varırsın!