Bu cuma günü sizlere Kur’ân-ı Kerim’in 7.suresi olan A’râf suresinin 129 ila 137 âyetlerinin mealini aktaracağım.

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

129.Onlar da, sen bize (peygamber olarak) gelmeden önce de geldikten sonra da bize işkence edildi, dediler. (Musa), ‘Umulur ki Rabbiniz düşmanınızı helâk eder ve onların yerine sizi yer yüzüne hakim kılar da nasıl hareket edeceğinize bakar’ dedi.

130.Andolsun ki, biz de Firavun’a uyanları ders alsınlar diye yıllarca kuraklık ve mahsul kıtlığı ile cezalandırdık.

131.Onlara bir iyilik (bolluk) gelince, ‘Bu bizim hakkımızdır’ derler; eğer kendilerine bir fenalık gelirse Musa ve onunla beraber olanları uğursuz sayarlardı. Bilesiniz ki, onlara gelen uğursuzluk Allah katındandır, fakat onların çoğu bunu bilmezler.

132.Ve dediler ki: ‘Bizi sihirlemek için ne mucize getirsen getir, biz sana inanacak değiliz.’

133.Biz de ayrı ayrı mucizeler olarak onların üzerine tufan, çekirge, haşere, kurbağalar ve kan gönderdik; yine de büyüklük tasladılar ve günahkâr bir kavim oldular.

134.Azap üzerlerine çökünce, ‘Ey Musa! sana verdiği söz hürmetine, bizim için Rabbine dua et; eğer bizden azabı kaldırırsan, mutlaka sana inanacağız ve muhakkak İsrailoğullarını seninle göndereceğiz’ dediler.

135.Biz, ulaşacakları bir müddete kadar onlardan azabı kaldırınca hemen sözlerinden dönüverdiler.

136.Biz de âyetlerimizi yalanlamaları ve onlardan gafil kalmaları sebebiyle kendilerinden intikam aldık ve onları denizde boğduk.

137. Hor görülüp ezilmekte olan o kavmi (Yahudileri) de, içini bereketle doldurduğumuz yerin doğu taraflarına ve batı taraflarına mirasçı kıldık. Sabırlarına karşılık Rabbinin İsrailoğulllarına verdiği güzel söz yerine geldi. Firavun ve kavminin yapmakta olduklarını ve yetiştirdikleri bahçeleri helâk ettik.

Müfessirler, 129. âyette, Böylece Hz. Musa istikbalin, inananların olacağına işaret etti. Yüce Allah, Firavun ile kavmini suda boğarak bu vadini yerine getirdi. İsrailoğullarını, onların yurtlarına ve mallarına Davud ve Süleyman (a.s.) zamanlarında sahip kıldı. Yüşa’b. Nün devrinde de Küdüs’ü fethettiler.

133. âyette, Mısırlılar Hz. Musa’ya inanmadıkları için Allah Teâlâ onlara yağmur ve sel tufanı gönderdi, bilahere sırasıyla çekirge, haşere, kurbağalar gönderdi ki bu hayvanlar onların ağızlarına ve gözlerine girecek derecede çok idiler. Daha sonra gökten kan yağdırdı, bütün sular kan oldu ve kan içtiler. Bu belâların kalkması için Hz. Musa’ya baş vurdular, o da Allah’a dua etti ve belâlar kalktı; fakat onlar, ‘Ey Musa sen gerçekten büyük bir sihirbaz imişsin’ diyerek inkâr etmekte ısrar ettiler.

137. âyette, İsrailoğulları Hz.Musa’nın yönetiminde Mısır’dan Sina yarımadasına geçtikten sonra uzun müddet burada kaldılar. Bilahere Kudüs ve Şam bölgelerini hakimiyetleri altına aldılar. Birçok tefsirci âyette geçen ‘yeryüzünün doğuları ve batıları ‘nı Şam ve Mısır olarak tefsir etmişlerse de Sina yarımadasının,  Filistin ve Şam bölgeleri olması gerçeğe daha yakın görülmektedir. Zira tarihte İsrailoğulları Mısır’a değil, adı geçen bölgelere hakim olmuşlardır.

Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor. (Nahl/90)

Ya Rabbi! Hastalara şifa, dertlilere deva, borçlulara eda, sıkıntıda olanlara da ferahlık ver Ya Rabbi.

Hayırlı cumalar diliyorum.

Selam ve dua ile...