Yazımın başlığı, hakikaten çok klişe bir başlık. Ancak önceki günkü maç için konulabilecek bir başka başlık gelmedi aklıma. Futbolun ilahları bu defa Bursaspor’dan yanaydı. Ancak tek bir farkla. Gollerin bir bir kaçırılması adına işbirliği yapmıştı bu ilahlar sanki. Zira başka bir izahatının olabileceği aklıma gelmiyor. 

 

Maça gelince. Altaş Denizlispor, geçtiğimiz Salı gününden biraz kopya çekmeye çalışır gibi maça başladı. Muhtemelen dört beş gün boyunca hareketli defans kurguları üzerine antrenman yapılmış. Ancak bu fikir, 15 dakika kadar işe yaradı. Önce Bruno sonra da Cenk Şahin’in atakları, futbolun ilahlarına karşı ilk karşı duruşlardı. Bu dakikalarda golün gelişiyle Bursaspor daha derli toplu oynamaya başladı. Eğer Bruno’nun kendi kazandığı topu, kaleciye nişanlamasa, 54. dakikadan itibaren belki de gelecek haftayı ve rakiplerinin bugün yapacakları karşılaşmaları kafasında düşünmeye başlayan bir Mustafa Er olabilirdi. 

 

Uzatmada Bifouma ve Pedro ikilisinden kulübüyle yeni barışmış Bifouma’nın son vuruşu yapmak istememesi üzerine kaçan pozisyon ise baskının ne denli yüksek olduğunu gözler önüne serdi. Sezon ortasında önemsenmeyen, kaçan puanlar sezon sonunda işte böyle baskılı anlarda hata yapma riskini de arttırıyor. Aynı sorunu Alaskarov’un da yaşadığını gördük. O esnada iyi hissetmiyorsan bir arkadaşına bırakabilirsin. 

 

Bu haftalar hata yapma lüksünüzün olmadığı haftalar. Belki de farklı motivasyon teknikleriyle bu sorun çözümlenebilir.  Böyle bir sakinlik ve motivasyon eğitiminin en az antrenmanlar kadar değerli olacağını düşünüyorum. Futbolda bu kaçan ne ilk penaltı ne de son penaltı. 

Altaş Denizlispor’un ikinci yarıda tüm Timsah Park’ı titreten kafa şutuna kadar pek ortalarda görünmemesi, çok fazla boş alan bırakmayan bir Bursaspor ile de ilgiliydi. Eğer enerji etkin bir takım olursan, yani pek çok parametreyi optimal kullanırsan başabaş güçte olduğun takımları yenmen için ilahlara gerek kalmaz. Hatta senden daha güçlü takımları bile belirli bir noktaya kadar tutabilirsin. Ancak enerjini etkin kullanmayıp optimal koşullardan uzaklaşırsan Salı günkü gibi sonuçlar kaçınılmaz olur. Bugün limitlerini zorlayan bir Bursaspor vardı. Galibiyeti getiren de bu oldu. 

 

Seyirci, özellikle kritik haftalar yaşayan takımların başına bela olabilir. Kaçan penaltı, kaleciyle karşı karşıya kalınan pozisyonlarda yapılan kötü vuruşlar, hücum esnasında kaptırılan toplar olağan haftalarda sorun teşkil etmez. Ancak tüm bunlar ligin bitimine dört beş hafta kala oluyorsa, seyirci psikolojisinden bakıldığında kolay atlatılabilecek durumlar değil. Herşeye rağmen sahaya atılan yabancı maddeler ve plastik su şişeleri gelecek haftalarda taraftar desteğine en fazla ihtiyaç duyulan anlarda tribünlerin boş bırakılması anlamına gelebilir. Hazır seyirciden bahsetmişken, beraber maç izlediğimiz emektar gazeteci ve felsefeci Zuhal Hanım’ın duaları gibi pek çok kadının da duasına ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Futbol ilahlarını yenmenin bir başka yolu da bu olsa gerek.