Önceki gün asimilasyon döneminde şehit düşen soydaşlarımızı anma törenlerinde ortaya çıkan tablodan camiamızın rahatsızlığından bahsetmiştik.

Benzer durumlar ileride de çıkmaması adına bunların şimdi tartışılmasında fayda var.

Şimdi tartışılsın ki ileride olaylar geri dönüşü olmayan yola girmesin.

Ama görülüyor ki tartışmadan çok karşılıklı itham ve hakaretlere varan atışmalar görülmekte.

İnsanlık tarihinde bu tür yaklaşımlar ile destek kazanıldığı görülmemiştir.

Kırk defa söyledik bir defa daha  söyleyelim:

Sizin potansiyel seçmeniniz karşı taraftadır.

Seçmen kitlesi bu. Başka seçmen yok.

Bu durum her iki taraf için de geçerlidir.

Yeni parti yeni seçmen kazanma peşinde, eski parti kaybettiklerini geri alma derdinde.

Ama bu anlayış ile ikisi de başarılı olamaz.

Ne yenisi seçmen kazanır, ne eskisi gidenleri geri getirebilir.

Yeni kurulan partiye de siyasi arenada başarılı ve kalıcı olmak istiyorlarsa, çözüm odaklı siyaset yapmaları ve çalışma stratejilerini buna göre belirlemeleri gerektiğini buradan birçok defa  dile getirdik.

Söylemlerden çok, soydaşımız somut  şeyler görmek istediğini vurguladık.

Bu anma törenlerinde de görüldü;

Hem oradaki, hem buradan giden konuk siyasiler bol bol nutuk atıp, insanımızı yine  kendi dertleri ile baş başa bıraktılar.

İnsanımız artık “parmağınız ağırsa biz hasta oluruz” gibi klişe sözlerden ziyade somut çözümler beklemekte.

Ki her iki taraftaki soydaşlarımızın çözüm bekleyen fazlasıyla sorunları vardır.

Bizim de beklentimiz her iki (belki de iki buçuk demek daha doğrudur) partinin destekçileri aralarında ithamlarda bulunacaklarına, soydaşlarımızın birikmiş sorunlarını tartışmalarıdır.

İki veya iki buçuk parti olabilir ama sorunlarımız aynıdır, ortaktır.

Enerjimizi bunların çözüm noktasında harcamalıyız.

Ama bu  karşılıklı saygı ve iyi niyet çerçevesinde yapılmalı.

Aramızda medeni, yapıcı tartışmalar ve çözüm önerilerinde bulunabilecek fazlasıyla  donanımlı insanımız vardır.

Fikir belirtmek, öneriler sunmak, çözümler üretmek camiamızın özellikle ihtiyacı olan şeyleridir.

Aramızdaki tartışmalarda atışmalar, hicivler de olabilir.

Zekâ ürünü hicivlerden zarar gelmez. Tam tersine bizi mobilize ve diri tutmasına yardımcı olur.

Tartışmalar birçok şeyi  sorgulamamızı ve gerçekleri görmemizi sağlar.

Bizleri kim ve neden kullanmak ister?

Kimler kendi amelleri için soydaşımızdan istifade eder? gibi.

Tartışmalardan gerçekler ortaya çıkar. Gerçekler ortaya çıktıkça çözümler daha kolay olur.

Bu yapılırken de belli menfaatler karşılığı, belli kişilerin militancılığını  yapanların provokasyonlarına uyulmamalı.

Ama tartışmalar yapıcı ve rasyonel, ehil kişilerce yapıldığında netice alınır.

Yoksa kısır çekişme ve kabak çekirdeğini bile doldurmayacak  boş laflarla kimse bir yere varamaz.

Bu durumu en iyi ünlü üstadımız Namık Kemal’in sözlerine ;

Müsademe-i efkardan barika-i hakikat çıkar (Fikirlerin çarpışmasından hakikat şimşeği çıkar )bir diğer şair ve hiciv ustası Süleyman Nazif’in cevabı  anlatıyor ; 

“Çarpışanlar bal kabağı ise sadece çekirdek çıkar “