Belli güce ulaşan kişilerde   hep aynı durum ortaya çıkar.

Bunların etrafında zaman içinde menfaat odakları oluşur ve çok geçmeden bu yozlaşma onlara  kaçınılmaz sonu getirir.

Cemaatinden kurumuna, siyasi partisinden değişik örgütlere kadar bunların başındakiler belli güce ulaştıklarında bunlarda iktidar zehirlenmesi ortaya çıkar.

Buna da etraflarını saran  menfaat odakları çanak tutar. 

Baştakiler de onlara ters şeyler söyleyenleri tasviye edip bu yalaka eyyamcı tipleri baş tacı yaparlar.

Yani bunların etrafında “Kral çıplak” diyecek kimse kalmaz.

İşte bu durum bunlar için sonun başlangıcı demektir.

İnsanlık tarihine bakıldığında “herşeyi biz biliriz , ne yapsak doğrudur”  anlayışına kapılanlar için hep aynı senaryolar yaşanmıştır.

Tarihe mal olmuş ve inanılmaz başarılara imza atmış ancak bu zihniyet ile hareket eden nice Firavunlar,İmparatorlar, Padişahlar veya liderlerin sonu hep aynı olmuştur.

Bunlar mutlak güç sahibi olduklarından kaçınılmaz olarak etraflarında menfaat odakları oluşur.

Bu kaderi yaşayan kişilerin en büyük hataları da hakimiyetlerini devam ettirmek için saadet zincirleri kurmalarıdır.

Bu zincirlerin halkaları da zamanla sadece menfaat peşinde koşanlardan oluşur.

Dava için yola çıkanlar tasviye edilir.

Bu saadet zincirleri sayesinde iktidarını devam ettirirler.

Bu durumlar  cemaat için de söz konusudur.

Ama bu menfaat halkaları konusunda her zaman “küçük” bir sorun vardır.

Bunlar sıkıntılı bir durumda veya daha büyük menfaat için adamı kolayca satar.

O güne kadar çıkar için peşinde koştuklarını ilk satan bu çemberin içinde olanlar olur.

Bunun bariz örneğini en son darbe girişiminden sonra cemaate karşı başlatılan operasyonlardan sonra gördük.

Nitekim bunlara karşı operasyonlarlar başlayınca ayaklarına kapandıkları kişiye ağıza alınmayacak küfürler dahil etmedkleri hakaretler kalmadı.

Çözülme olunca çorap söküğü gibi gider.

Bunca güç bunca çaba . Kurumlara bu kadar sızabilmişken bu kadar can alıcı mevkiilere ulaşmışken nasıl oldu da bir anda her şey başının üstüne yıkıldı?

Bu gerçek benzer her durum için geçerlidir.

Bundan dolayı öteden beri HÖH için de aynı şeyi söyledik.

Bir defa çözülme başladığında o baştaki oligarşik yapı yapayalnız kalır.

Oradaki saadet zincirinin halkaları gemi su almaya başlayınca oradan kopacaklarına en ufak bir şüphe yoktur.

Bu kader nasıl ki cemaat için tecelli ettiyse, bunlar için de, aynı yapıdaki başka oluşumlar için de meydana gelecektir.

Çünkü her zaman kaderin üstünde bir kader vardır ve Hak yolundan çıkanlar için şaşmaz şekilde tecelli eder.

Ama burada asıl yeni  oluşum DOST’un tavrı belirleyici olacaktır.

Ancak DOST  açık şeffaf , dürüst bir oluşum imajı veremediği   ve daha da önemlisi insanımızı buna ikna edemediği takdirde bu çözülme yakın bir gelecekte meydana gelmez.

Daha önce de bu konuda yazdığımız gibi; DOST da aynı zihniyette siyaset yapmaya, yani kararları çoğulcu katılımcı ortamlarda almayıp tek başına alır, kendi çemberlerini oluşturmaya kalkışırlarsa varacakları yer çıkmaz sokağın dibi olacaktır.

Özetle HÖH’ün kaderi çizilmiştir ama bunun hızlandırılması DOST’un doğru yolda yürümesine bağlı olacaktır.

Hak yolundan çıkan herkes için kaderin üstündeki kader ,göklerden gelen karar tecelli eder.