Emeklilikte kafama takılanlar (EKT), emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) ile ilgili sürecin sona yaklaşmasıyla artış gösterdi ve beni en çok yoran düşünceler arasında bugünlerde. Baştan söyleyeyim hem ben hem de eşim, Cumhurbaşkanımız EYT ile ilgili çıkarılan yasayı imzaladığı günün ertesi, emeklilik dilekçesi verirsek emekli olabiliyoruz. Eğer sigortalı olarak fiilen 7000-9000 işgünü (kadın-erkek) çalıştıysan emeklilik hakkın doğacak. Masada tartışılan en baskın fikir bu.

 

Gelelim EKT’ye.

EKT’de birinci sorun şu: Çalışmaya erken başladıysan 20-25 sene muhtemelen çabucak geçmiştir. Hele üniversite mezunu değil isen yaş olarak bu süreç 40’lı yaşların başına kadar çekilebilir. Üniversite mezuniyeti olanlar belki biraz eğitim için süre harcamış olabilir ama akabinde bir işyerinde dolu dolu çalışmaya başladılarsa onlar için de 40’lı yaşların sonu gibi emeklilik görünüyor ufukta. İyi de burada ne gibi bir EKT var? Yaşları buralarda olanların henüz pek yıpranmışlıkları yok. Mutlaka bir süre boş geçirip yeni bir işi için arayışa girecektir. “Hem emekli maaşım garanti bir de kafama göre bir iş daha buldum mu rahatım beyde olmaz” fikri yavaş yavaş oluşmaya başlar. Emeklilik sonrası çalışmayı engelleyen bir kanun yok. Ülkemizde eş dost akraba yanında da çok rahat çalışılabilir. Soranlara “yardım ediyorum ben sadece” diyebilirsiniz. İşsizliğin %11 olduğu ülkede işgücü arzı artış halindeyken (her yıl %1.5 civarı), bir türlü iş gücü talebi yaratılamıyorken bana göre bir işgücü “arz şoku” kapıda. EYT için çıkarılacak kanun ile emekli olanların hem kamuda hem özel sektörde bir dalgalanma yaratacağı kesin.

 

EKT’de ikinci sorun emekli olup beyin göçüne katılacak olanlarla ilgili. Kalifiye olsun olmasın henüz yaşı 40’larında emekli olanlar, yüksek döviz kurunun sağlayacağı avantajlardan da faydalanmak isteyecektir. Dünya bir köy haline geldi. Artık insanlar daha mobilize oldu. Bu fırsatı görüp Avrupa’nın işgücü arzına ne yazık ki hem mavi yakalı hem beyaz yakalı olarak katkıda bulunabiliriz. Bir ülkenin ekonomik büyümesine işgücünün kalitesi ve miktarı olumlu katkıda bulunabiliyor. Bu konuda bir şeyler yapılmalı.

 

EKT’de üçüncü sorun ise bütçeye binecek yük. Daha birkaç yıl öncesine kadar “Türkiye bunu kaldıramaz ve ekonomik olarak hazır değil” deniliyordu. Peki bu kadar kısa bir süre içerisinde nasıl kaynak yaratılabildi? Sistem bir-iki sene devam edip sonra da eski sisteme geri dönülmesin!

 

EKT’nin çalışma hayatı boyutu da var. Çalışan-işveren ilişkilerinde de kısır bir döngüye girilebilir. Emekliliğini hak etmiş bir kişi artık daha rahat olacaktır. Güçlü bir koz vardır artık elinde. Yıllardır çalışanlarına yatırım yapmış ve onların kalifiye olması için çalışmış işverenin eli zayıflayabilir. Nitelikli elemanın canını fazla sıkmağa gelmez artık. Açıkçası EYT, çalışma hayatında değişimler yapacağı gibi sosyo-kültürel değişimler de yaratacaktır. Reel politikalar önce gelir, sosyal politikalar hep sona kalır. Ama bu EYT meselesinin sosyal boyutları kesinlikle düşünülmeli.

 

Emeklilik haktır. Herkesin en güzel şekilde, en iyi şartlarda emeklilik geçirmesi tek dileğim.  Ama siyasilerin EYT konusunda harcadıkları mesaiyi, EKT konusunda da harcamaları gerekiyor bence. Önümüzde seçim var. EKT konuları gündeme gelir mi? Bunu da siz okurlara bırakıyorum.