İnsanoğlu ama iyi ama kötü birçok duyguya sahip olan bir varlık. Merhamet, vicdan, nefret, hırs, duygusallık… Ama bir duygu var ki hayata bakış açısını olumsuz yönde değiştiren enerji hırsızı, kişinin yükünü sürekli artırarak, ona yaşamın dayanılmaz ve çekilmez bir yer olduğu yönünde telkinler bulunan, yıkıcı duygu olan ‘kin’dir.

Merhamet eder dünya güzelleşir, vicdan sahibi olur dünyayı güzelleştirir, duygusal olur duygusallığıyla yine dünyayı güzelleştirir, nefret eder dünyayı güzelleştirmez ama kendi kendini bitirir, hırslanır yükselir ama birine kinlendi mi dünyayı çekilmez hale getirir hem kendisine hem de kinlendiğine.

Adam yıllarca arkadaşının kendisine vurduğu kazığı unutmaz yıllarca içinde kinini büyütür sonra bir noktaya gelir ki ne arkadaş kalmış ne kendi.

En sevdiklerimize daha kırıldığımız anlar vardır. Susup içimize atar sindiririz kendi halimiz de, bazen de kırgınlığımız uğradığımız haksızlık öfkeye döner. İşte en tehlikelisi bu kalp kırgınlığının öfkeye dönüştüğü kalptir, kinimize yenik düşer kendimizi de birlikte yakarız.

Uzun yıllardır görmediğiniz bir arkadaşınızla karşılaşırsınız sohbet edersiniz, arkadaş sohbet arasında sana karşı yıllardır içinde tuttuğu kinini kusar ‘sen şöyle yapmıştın, sen bunu denemiştin bana’ diye. Düşünürsün düşünürsün ama o günler aklına bile gelmez.  Hatırlayamadığınız hatanız şöyle bir yana, arkadaşınızın yıllardır içinde beslediği kine karşı ne tepki vereceğini bilmiyorsunuz.  Daha sonra kendinizi sorgulamaya başlıyorsunuz: 'Gerçekten onu incitmek mi istedim?'

Yaptığım araştırmalara ve okuduğum birçok makaleye göre affetmek üzerine yapılan araştırmalarda, kin tutmanın tek nedenden kaynaklanmadığı ve aslında ardı ardına yaşanan birçok olayın kin tutmayı tetiklediği belirlenmiş. Bu durumda uzun zamandır görmediğiniz arkadaşınız muhtemelen bir değil birkaç durumdan dolayı size kırgın. Dahası arkadaşınızın size kırgın olmasındaki olaylar zincirinde hatalı olmayabilirsiniz de. Evet. Araştırmalara göre kin tutan insanların, karşısındaki insanın hatalı olup olmadığının bir önemi yok. Yani o kişi size kinlenecekse ne yaparsanız yapın bu olacak. Bunun sizinle değil onunla alakası var.  Bununla birlikte bazı insanlar da unutmaya ve affetmeye yatkın oluyor. 

Affetmek ise insanların iç huzura kavuşmasında önemli rol oynuyormuş. Sizce de öyle değil mi? şimdi yıllardır kinini içinde tutan o arkadaş bu durumu size anlattığında ve siz gönlünü almak için elinizden geleni yaptığınızda ve gönlünü kazandığınızda arkadaşınız sizi affettiğinde yıllardır biriken kinden eser kalmaz. Kini kalpte yıllarca büyüyen ip yumağı gibi düşünün. Siz anlattıkça o içinde büyüyen yumak tek tek çözülür ve erir gider. Böyle kalbindeki o rahatsız edici madde yerini huzura bırakır.   

Affedebilen insanlar, içinde zamanla birikecek öfkenin önüne geçebiliyor. Bir süre sonra insanlar tarafından hayal kırıklığına uğradıklarında bile acı hissetmek yerine affetmenin olumlu etkisini hissediyorlar.