İktidar ektiğini biçiyor.

İlk yola çıktıkları nitelikli kadrolar zamanla tasfiye edilip,  değiştirilince ve bunu da kaliteden taviz vererek yapınca sonuçlar da kaçınılmaz oldu.

Özellikle tüm dünyayı etkileyen bu salgın döneminde,ekonomi başta olmak üzere, yetersizlikler çok fazla sırıttı.

Bu duruma Ukrayna-Rusya savaşı da eklenince, iktidar  ekonomide  kontrolü kaybetti ve vaziyeti günübirlik politikalarla idare etmeye çalışıyor.

Ki bazı sektörlerde Cumhuriyet tarihinin en kötü sonuçlarına şahit  oluyoruz.

Ama burada  bir husus  göz çıkarıcı şekilde göze batıyor.

Bu kötü gidiş son yıllarda kendini fazlasıyla hissettirmeye başlamıştı ancak özellikle yeni siyasal yönetim şekline, Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine,  geçince  çok daha bariz hissedildi.

Bu başarısızlıklara rağmen iktidarın bu kadar uzun süre yönetimde kalmasının en büyük sebeplerinden biri iktidarın kendisi değil, muhalefettir.

Seçmen mevcut muhalefeti iktidara alternatif olarak görmediğinden iktidar hala ülkeyi  yönetmeye devam ediyor.

Bu realiteyi net olarak gösteren yapılan anketlerdir.

İktidara destek ciddi boyutlarda düştüğü ortada.

Ancak bu düşüş muhalefete yansımıyor.

Ne oluyor ?  Kararsızların oranı hızla artıyor.

Öyle ki artık bu oran neredeyse ana muhalefet partisinin oranına denk.

Bu durumun yorumu açık ve net:

Seçmen mevcut siyasi  oyunculardan, yani partilerden pek memnun değil.

O halde ortaya şu çıkıyor: 

Siyaset arenasında, özellikle merkez sağda,   ciddi bir boşluk var.

Bu durumu İYİ parti nihayet fark etmiş olacak ki yola çıkış noktasında yaptığı hatalardan, yani niyet ettikleri gibi merkez sağ partisinden ziyade MHP'ye alternatif görüntüsünden sıyrılmak için bazı hamleler yaptılar.

Seçmen nezdinde ne kadar ikna edici olacaklar  bekleyip göreceğiz.

Kararsız seçmenin çok yüksek olduğu bu ortamda  ne olursa olsun içinde bulunduğumuz koşullardan kaynaklı muhalefetin içinden parlayan bir parti olacağını düşünüyoruz.

İktidarı en çok sıkıntıya sokan konu ekonomidir.

Her ne kadar piyasalar atılan bazı adımlara olumlu tepki verse de bu etki   saman alevi gibi zira ekonomideki sıkıntılar kurumsal ve yapısaldır.

Tam da bu noktada ekonomi konusunda bilgi ve yeterliliğini fazlasıyla kanıtlamış birinin yıldızı parlayacaktır.

Ali Babacan.

Yanlış anlaşılmasın:Lideri olduğu DEVA partisi iktidara oynayacak seviyelere yükselecek anlamında söylemiyoruz. 

Kendi seviyesinde olan diğer partilere göre  en fazla prim yapar diyoruz.

Daha ilk kurulduğunda DEVA için de, Gelecek için de  merkez sağdaki boşluğu  doldurabilecek partiler olamayacaklarını yazmıştık.

Nasıl ki İYİ partinin daha kuruluş aşamasında  MHP alternatifi imajından dolayı  merkez sağda  alternatif olarak çıkamadıkları gibi Deva ve Gelecek partilerinde de boşluğu dolduramaz demiştik.

Sebebi de Milli görüş kökenli olmaları.

Millet, bu Milli görüş menşeililere AKP nezdinde bir şans verdi ve her ne kadar merkez sağ partisi olarak yola çıkmış olsalar da zaman içerisinde Merkez sağ kökenli kadroları tasfiye ederek kendi milli görüş özüne dönerek gerçek yüzlerini göstermişlerdi.

Bunu gören millet bundan sonra bu vaatlerle gelenlere inanmayacaktır.

Nitekim inanmadı ki Deva da Gelecek partisi de beklentilerin  altında kaldı.

Ama her şeye rağmen sayısal olmasa da oransal olarak bu ortamda en fazla primi yapacak parti,  liderlerinden dolayı, DEVA partisi olur.

İyi partinin yaptığı gibi imajını merkez sağ partisi yönünde hamleler yaparak değiştirirse  durum farklı olabilir.

Diğer yandan DEVA ve Gelecek partisi daha etkili olmak ve siyasi yelpazedeki oyuncuların arasında kalıcı olmak istiyorlarsa birleşmeleri gerekecek.

Birleşme hangi partide olur  derseniz  DEVA partisinde olur, ki bize göre eninde sonunda kendi tabanlarının baskısıyla bu kaçınılmaz olacaktır.