Bir başka olur köy yerinde çocukluğunu ve gençliğini yaşamak. Komşuluğu, arkadaşlığı, dostluğu her şeyi ile koskocaman bir aile gibi olur insanlar. Birbirini tanımayan hiç kimseyi göremezsin orada. Kimin evine kim gelmiş, gitmiş, kim nerede ne yapmış, haber alma sistemleri yıllar öncesinden çok gelişmiştir. Bir de eviniz Yeşilırmak’ın yakınlarındaysa en lüks tatil beldesindesiniz demektir. Özellikle yaz günleri, köyün hayvanlarını gezdirip nehirde onlarla yüzmek, suda yüzen öküzlerin, burada mecazi manada değil, gerçek manadaki öküzlerin, mandaların üzerine çıkıp çıkıp suya atlamak en eğlenceli saatlerdir, gençler için. Köyün erkek gençleri eğlenir ama kızlar için böyle eğlence söz konusu olamaz. Ağaçlardan meyve toplamak da erkekler için ayrı bir oyundur. Gölde balık tutmak, şansın yaver giderse kendi boyunda kocaman yayın balığını tutup, zorlanarak arkadaşlarla eve getirmek, mahalleliye dağıtmakla bitirememek, ayrı bir onurdur gençler için. Zaten köy yerinde, çocuklar ve gençler demek; hızır acil servis demektir. Kimin işi olsa, yardım isteseler hemen anında yapılır. Sanki kendilerini böyle bir göreve adamışlar, ‘biz bu dünya ya bunu yapmak için geldik’ fikrini yaşarlar. Şeker fabrikasına gelen, vagonların içinde kalan kömürleri toplayıp mahalleliye dağıtmak, kışlık yakacaklarına destek olmakta gençlerin işidir. Sokak başlarında, çeşme yanlarında kız beklemek, gizli gizli sevdikleriyle konuşmak baş görevleridir. Zevkle oynadıkları bir oyunları daha vardı. Köyün yakınlarından geçen trene atlayıp kasabaya gezmeye gitmek.

Bir gün arkadaş grubundan olan Hasan trene atlayarak kasabaya gitmişti. İki grup halinde gezerdi gençler. Hasan da o gün kendi grubunu bırakıp diğer grupla kasabaya gitmişti. Kendi grubu ne kadar ısrar ettiyseler de geri çeviremediler. Olacak varsa, kimsenin elinden bir şey gelmez. Vakit saat gelmiş ki o gün gittiği yerden köye Hasan’ın parçalanmış cesedi geldi. Giden trenden atlarken düşüp trenin altında kalarak feci şekilde can veriyor Hasan. Eve gelen cesedi, annesi mahalledeki arkadaşlarına açıp göstermişti. ‘Bakın yavrularım arkadaşınız ne hale geldi, sakın sizlerde bir daha trenden atlamayın’ diye yüreği yanarken, mahallede ki manevi evlatlarının aynı sonu yaşamasını istemiyordu. Çocuk ve genç kalbimizde bizler için her şey eğlence aracıdır. Zarar görme korkusu asla düşünülemez. Adı üstünde delikanlıları boşuna deli-kan adını vermemişler. Bir anlık hata sevdiklerimizin canını sonsuza kadar yakar. Kazanın belanın nereden geleceğini çoğu kez tahmin edemeyiz. Her zaman yaptığımız işin o gün aksilik ters olacağı tutar. Beklenmedik olaylar gelip bizi bulabilir. Sağlıklı ve dikkatli günlerde kalın. Saygılar…