Siyaset başta olmak üzere iktidar hayatın her alanında değişikliklere gitti.

Siyasette parlamenter sistemi yerine başkanlık sistemine geçildi.
Bu değişiklikler sağlık, eğitim gibi her toplumun temel direkleri olan alanlarda da devam etti.
Evet! Gelişimin olmazsa olmaz şartı değişimdir.
Değişim ve yenilik önemlidir ancak eskiye göre daha olumlu sonuçlar elde edilir ve kamu yararı varsa.
Yoksa sadece icraat olsun diye, eskisi olmasın da ne olursa olsun yaklaşımıyla, değişiklikler yapılırsa bunun geri dönüşleri eski durumları aratır hale gelir.
Kaldı ki, bazı alanlar var ki oralardaki dengelerle oynandığında telafisi mümkün olmayan hasarlara sebep olabilmekte.
Misal diplomaside ta Osmanlıdan gelen ve işleyen bir düzen vardı ve dış politikada bu tecrübeli ve birikimli diplomatlarımız birçok önemli konuda başarılara da imza atmışlardı.
Buradaki oynamalar telafisi zor hasarların meydana gelmesine sebep oldu ki,  bu alanda peş peşe gelen başarısızlıklar tesadüf değildir.
Aynı şekilde hassas davranmak gereken başka bazı stratejik alanlar da var.
Milli savunma, yürütme, yargı, sağlık, eğitim gibi.
Buralarda gidilecek değişiklikler son derece dikkatli değerlendirilmeli ve toplumun her kesimi ile ayrıntılı istişareler sonrası yapılmalı.
Yoksa geri dönüşü mümkün olmayan sonuçlar ortaya çıkabilir.
İktidar, belki de kendilerine göre haklı gerekçelerle, her alanda yenilikler yapalım derken bu dengelere yeterince önem vermeden ve enine boyuna düşünmeden kararlar aldı.
Ancak kısa vadede olumlu gibi görünse de, orta ve uzun vadede gidilen birçok değişiklik aslında eskisinden daha kötü sonuçlara sebep oldu.
Bundan dolayı her alanda yine eskiye dönüşler başladığına şahit oluyoruz.
Bu alanlardan biri eğitim.
Önceki gün bizzat Bakanın açıklamasıyla eğitimde bir konuda daha eski sisteme dönüldüğünü gördük.
Başarısız öğrenciler eskiden olduğu gibi bir üst sınıfa geçemeyecekler.
Bir ara kabul edilen uygulamaya göre bazı derslerde başarısız olunsa bile sınıfta kalma olayı yoktu.
Yoksa tabi ki eğitim sistemimizde ciddi reformlara ihtiyaç olduğu konusunda herkes hemfikir.
Eğitim konusunda gelişmiş dünyanın çok gerilerinde olduğumuzu verilere bakınca açıkça görüyoruz.
OECD ülkeleri arasında son yıllarda daha da aşağılara düşerek sondan ikinci sıraya kadar geriledik.
Dünyada ilk üçyüz üniversite arasında tek bir üniversitemiz yok.
Yine PİSA sınavlarında en son sıralardayız.
Ciddi reforma ihtiyaç olduğunu söylemeye gerek yok.
Ama bu reform, yukarıda da bahsettiğimiz gibi, toplumun her kesiminden ilgili ve alakalı kişilerle istişare edilerek yapılması gerekir.
Eğitimde en temel eksiğimiz bizim eğitim sistemimizin ‘zekâ ve analitik’ düşünceyi ön plana çıkarma üzerine değil, "ezbercilik" üzerine kurulu olmasıdır.
Sorun eğitim sisteminin temelinde ve burada topyekûn radikal reformlar yapılmalı.
Sorun tespitinden öte ihtiyacımız olan şey çözüm üretmektir.
Bu konuda Mark Twain'in sözlerini hatırlatalım ve kapatalım: "Eğitim kafayı geliştirmek demektir, belleği doldurmak değil."