Dört hafta sonra Bulgaristan bir yıl içinde üçüncü defa parlamento seçimlerine gidecek.
Ama bu defa iki seçim aynı anda yapılacak. Parlamento seçimleri ile beraber seçmen Cumhurbaşkanı için de oy kullanacak.

Bulgaristan parlamenter sistem ile yönetiliyor ve cumhurbaşkanlığı makamı icracı bir makam değil.
Ancak mevcut cumhurbaşkanı siyasete çok fazla müdahil olunca ön plana çıkan cumhurbaşkanlığı seçimi oldu. Hatta, çoğunluğunu soydaşlarımızın oluşturduğu DPS genel başkanına  anavatanı ile ilgili soru soracak kadar da ileri gitmişti.

Bu çıkışından dolayı geçtiğimiz dönem kendisini destekleyen ve seçilmesine sebep olan DPS bu defa ona karşı olacağını deklare etmekle kalmadı cumhurbaşkanlığı yarışında  ilk defa kendi adayını çıkarma kararı aldı.

Hem bu skandal çıkışı yapan mevcut cumhurbaşkanına karşı olma, hem kendi adayını çıkarma kararları doğru. Adaylık kararı doğru ama aday tercihi yanlış.

Cumhurbaşkanı adayı olarak kendi genel başkanlarını çıkardılar. Evet, temayüllere göre bu doğru bir yaklaşım ancak eğer daha geniş kitlelere ulaşılmak isteniyorsa farklı seçenekler üzerine durulmalıydı. Çünkü kendi genel başkanını çıkardıklarında, yani partili birini, ancak kendi partisine destek verenlerin oylarını alabilirler.

Oysa son yıllarda DPS seçmeninin yarısından fazlasını kaybetti. Partiden kopanların en azından bir kısmını geri çekmenin yolu parti kimliği olmayan, sanat, bürokrasi, akademik çevrelerden veya kanaat önderlerinden Türk soylu biri aday gösterilmeliydi.

DPS sadece kendi seçmeninden değil, onlara karşı olanlardan da çok ciddi oy alma ihtimalleri olacaktı. Evet, DPS adayı ikinci tura kalma ihtimali yok ama parti dışından bir aday en azından karşı cephede yer alan insanlarımızın sandığa gitmelerine sebep olacaktı.

Ama anti DPS kitleden daha fazla oy almalarına sebep olacak başka çok daha etkili hamle yapılabilirdi. Belirlenecek partiler üstü aday karşı cepheden olan kişilerin de fikri alınarak geniş mutabakat ile belirlenmiş olsaydı çok daha başarılı sonuç ortaya çıkacaktı.

Hele ki iki seçimin bir arada yapıldığı ve küskünlerin sandığa gitmediği ortamda böyle bir hamle sadece cumhurbaşkanlığı için değil parlamento seçimleri için de pozitif katkı yapacaktı.

Bu yöntemle belirlenecek bir aday birlik beraberlik isteyen soydaş camiamız için de fazlasıyla motivasyon sağlamış olacaktı.

Ancak DPS, her ne kadar bu üçüncü seçimler sürecinde daha esnek davransa da, bildiğini okumaya devam ederek adeta dayatmayla kendine destek arama gayretlerine devam ediyor. Bu yaklaşımlarla umduklarını bulamayacaklarını, hatta daha da kötü sonuçlar alabileceklerini konusunda onları defalarca uyardık.

Bu tür yazılar yazdığımız için DPS’de siyaset yapan arkadaşlarımız gönül bıraktıklarını görüyoruz.

Ama asıl yapmaları gereken onları eleştirenlere karşı kırgınlık beslemekten ziyade hatalarını tespit edip çalışmalarını bu yönde yoğunlaştırmaları.

Siyaset anlayışlarını kökten revize edip, daha ulaşılabilir, seçmene daha fazla dokunan stratejiler geliştirmeliler.

Yoksa üstte dediğimiz gibi yaşayacakları hayal kırıklıkları daha da derin olacaktır.