Hafta sonu Bulgaristan'da Avrupa Parlamentosu seçimleri yapıldı. Geçen haftaki yazımızda bizim de vurguladığımız gibi seçimler yine çok düşük katılım ile yapıldı.
Kendi seçmenini en yüksek oranda sandığa götürebilen partilerin başında yıllarca soydaşımızı temsil ettiği iddiasında bulunan DPS (Hak ve Özgürlükler Hareketi) olduğu bir gerçektir.
Bunu nasıl başardığını, hangi enstrümanları kullandığı konusuna girmeye gerek yok.
Kendi açılarından önemli olan bunu başarmış olmalarıdır. Nihayetinde alabilecekleri maksimum oyu almayı başarmışlardır.
Geçen haftaki yazımızda AP seçimlerinin asıl önemli olan noktasına değinmiştik. Bazı partiler için bu seçimler adeta var olma seçimi olacağını özellikle vurgulamıştık.
DPS bu partilerden biri olduğunun farkına vararak hafta sonu yapılan seçimlere tüm silahlarını sahaya sürerek bir seçim kampanyası yürüttü.
Ve ortaya çıkan sonuca göre başarılı olduklarını kabul ediyorlar ki haklı oldukları taraflar da olabilir. Ama burada asıl önemli olan nokta başarı kriterlerini neye göre değerlendirdikleridir.
Seçimlere genel olarak seçmen kitlesinin katılım oranlarına göre belki de en başarılı parti. Ancak geçmiş seçimlerde elde ettiği sonuçlar açısından değerlendirildiğinde gösterilen inanılmaz gayrete rağmen daha başarısız oldukları ve seçmen nezdindeki erozyonun devam ettiği de açıkça ortada.
Hem genelde sayısal olarak, hem de ki DPS açısından asıl sıkıntı burada, soydaşlarımızın yoğun olarak yaşadığı bölgelerde oylarının önemli ölçüde gerilemesindedir.
Bu bölgelerdeki gerilemeyi ancak soydaş nüfusumuzun yok denecek kadar az olan bölgelerden aldıkları oylar ile telafi edebilmişlerdir.
DPS açısından yaşadıkları oy düşüklünden çok asıl soydaş bölgelerindeki oy düşüklüğü sıkıntılıdır.
Çünkü DPS'nin kuruluş sebebi de, varlık sebebi de öncelikle oradaki soydaşlarımızın haklarını ve çıkarlarını korumaktı.
Oralarda gerileme yaşamaları aslında onlar için çanların çalmaya başladığının bir işaretidir.
Zira bu oy kayıpları kuruluş misyonundan uzaklaştıkları anlamını taşıyor aynı zamanda ki tarihe bakıldığında kuruluş amacından çıkan hiç bir oluşum varlığını sürdürmeyi başarabildiği görülmemiştir.
Sonuçta DPS AP seçimlerinden aldığı oy sayısında olmasa da oy yüzdesine göre başarılı sayılacak bir netice elde etmiştir.
Ancak bu sonucu elde etmek için gereğinin çok üstünde cephane kullanmak zorunda kalmıştır ve ortaya çıkan bu sonuç klasik Pirus zaferi olmuştur.
Ama son baharda yapılacak yerel seçimlerin atmosferi çok farklıdır.
Bu seçimlerde dinamikler ve ortam çok değişik olur.
Orada sadece partiler değil, hatta partilerden çok adaylar ön planda olacaktır.
Parti çalışmalarının yanı sıra adayların kendi çalışma yöntemleri ve stratejileri de devreye girecektir.
Bu seçimlere ilgi de, katılım da diğer seçimlere göre çok daha yüksek olur.
Bir defa yerel seçimlere katılımın yüksek olmasından öte adayların profili de belirleyici etken olacaktır. 
DPS Avrupa Parlamentosu seçimlerini inanılmaz gayret sarf ederek de olsa her şeye rağmen iyi bir sonuç elde ederek atlatmıştır ama yerel seçimlerin konjonktürü ve denklemleri çok farklıdır.
AP seçimlerinde elde edilen sonuçlar da,  oranlar da yerel seçimlerde aynı olmayacağı kesin