DPS,1990 yılının Ocak ayında, demokrasiye geçiş ile beraber
Bulgaristan'daki soydaşlarımızın haklarını ve çıkarlarını koruma
misyonu ile kurulmuş bir parti.
Ancak yıllar  ilerledikçe bu partinin asıl kuruluş amacı farklı olduğu
ortaya çıktı.
Bu amaçların arasında insanımızın haklarını ve çıkarlarını korumak
olmadığı net olarak anlaşıldı.
Özellikle son yıllarda söylem ve eylemleri ile bunu fazlasıyla teyit etti de.
Bunun yansıması da soydaş kitlemizin çok önemli bir kesiminin bir daha
dönmemek üzere buradan kopması oldu.
Bu durum yapılan son üç seçimde tartışma götürmez şekilde görüldü.
Ortaya çıkan bu tablo karşısında parti üst yönetimi değişik tedbirler
aldı ancak durum değişmedi.
Gidenlerin geri gelmediğini elde edilen sonuçlar ve rakamlar açıkça
ortaya koydu.
Her türlü girişimlere rağmen meydana gelen bu kayıpların bir türlü
giderilememesi partiyi son kozlarını da oynamasına mecbur bırakmakta.
Kurulduğu ilk yıllarda, partinin başında kimlerin olduğu çok iyi
bilinmesine rağmen,  bu parti ile ülkemizin arasındaki ilişkiler belli
dengeler üzerine oturtulmuş ve karşılıklı çıkarlar gözetilerek devam
ettiriliyordu.
Bu ilişkiler belli sebeplerden dolayı bozuldu ki bu sebepleri daha
önce birçok kez yazmıştık.
Yaşanan bazı gelişmelerden sonra ilk zamanlar bu parti ülkemizle
köprüleri tamamen atmaya kalkıştı.
Öyle ki soydaşlarımızın düzenledikleri anma etkinliklerinde
büyükelçimizi ve resmi davetlileri yuhalamaya kadar götürdüler işi.
Ancak bunun büyük hata olduğunu çabuk anladılar ve bu stratejik
hatalarından dönmek için değişik yollara başvurmak zorunda kaldılar.
Bu kapsamda değişik kurumları kapsayan ülkemize peş peşe ziyaretler
düzenlemeye başladılar.
Amaç ülkemize karşı herhangi bir art niyet olmadığı algısını oluşturmaktı.
Bu yaklaşımlar pek işe yaramadığı yapılan seçimlerde ortaya çıktı.
Aldıkları oylarda bir değişiklik olmadı. Kayıplar geri gelmedi
Yıllar içinde parti yönetimi buralarda siyaset, bürokrasi ve iş
dünyasından  belli çevrelerle ilişkiler kurdu.
Son çare olarak bu çevreleri devreye sokmak zorunda kaldıklarını
görüyoruz son zamanlarda. Amaç algı yaratmak.
Güya ülkemiz onları muhatap alıyormuş algısı.
Ama her ne kadar kendi şahsi bağlantıları nezdinde bu algıyı
oluşturmaya çalışsalar da kurumsal bazda böyle bir şeyin söz konusu
olmadığını çok net biliyoruz.
Kendi açılarından yapması gerekeni yapıyorlar ama diğer yandan
bunlarla işbirliği yapanların ortaya çıkması  büyük hayırlara vesile
olacaktır.
Bu durum herkesin her şeyi görmesi ve anlaması açısından önemli.
Bazen olayları zamana bırakmak en hayırlısı.
Bundan dolayı bazen buhran zamanlarının yaşanması iyidir diyoruz.
Herkesin gerçekleri görmesi açısından bu gerekli oluyor.
Herkesin gerçek yüzü ve karakteri ortaya çıkıyor.
Kimlerle yola çıkılıp çıkılmayacağı belli oluyor.
Kimse merak etmesin.
Her ne kadar bazı kişiler gerek çıkar, gerek mecburiyetten, gerek
çaresizlikten oralara hala destek vermek zorunda kalsa da eninde
sonunda bunlar  gerçek kimliklerini hatırlayacaklardır.
Sonuçta Bulgarların bir sözü vardır: "Krıvta voda ne stava" diye değil mi?