DPS, Bulgaristan'daki soydaşımızın hak ve çıkarlarını koruma iddiası ile kurulmuş ancak zamanla başka odakların çıkarlarını koruduğu anlaşılmıştı.

Bu gerçek eninde sonunda ortaya çıkacaktı ve bu olunca da soydaşlarımızın çok önemli bir kısmı partiden desteğini çekti.

Parti üst yönetimi bu durumun geçici olduğunu ve zamanla gidenlerin geri geleceği yanılgısına düştü.

Biz ise başından beri ısrarla ayrılanların bir daha asla geri gelmeyeceğini iddia ettik ki son 04 Nisan genel seçimleri haklılığımızı net olarak teyit etti.

Kopanları geri getiririz hesap hatasına düşen parti yönetimi bu hatayı düzeltmek için bütün enstrümanlarını sahaya sürmek zorunda kaldı.

Son Ankara ziyareti bu hamlelerden biridir.

Karadayı'nın son ziyareti tamamen dışişleri bakanının organizasyonudur.

Biz bu konuda da en başından beri DPS'nin buradaki üst düzey bağlantısı dışişleri bakanı olduğunu tekrar tekrar yazdık.

Bunu neden yaptığını da sebepleri ile beraber açıklamıştık.

Bilmeyenler eski yazılarımızı okuyabilir, tekrar etmeye gerek yok.

Ama DPS yanlısı bu son uğraşları da boşuna olacağını hep beraber göreceğiz.

04 Nisan seçimlerinde Büyükelçimizi de, konsoloslarımızı da DPS'ye destek amaçlı sahaya sürmüş ve adeta parti mensubu gibi çalışmışlardı.

Ancak bu gayretlerinin hiç bir etkisi olmamıştı. Yine aynı şey olacak .

Daha kaç defa söylememiz lazım:

Oradan kopan kitle artık geri dönmeyecektir.

Ayrıca DPS düne kadar yuhaladıklarından şimdi boyun eğeyip medet umacak hallere düşmeleri onlar adına çaresizliğin itirafıdır aslında.

Bundan öte soydaş kitlemizin ezici çoğunluğu AK Partiye destek vermiyor.

Yani DPS'nin iktidar partisi ile fazla içli dışlı olması bekledikleri gibi onlara artı değil değil, eksi getirecektir.

Kaldı ki AK Partinin DPS'ye destek vermesi kesinlikle devletin destek verdiği anlamına gelmiyor. Gelmediğini de çok net biliyoruz.

Hepsi bunlar ileriki zamanlarda zaten ortaya çıkacak gerçeklerdir.

Balkanlarda yaşanan sorunlarla ilgili birçok yazı paylaştık.

Son yıllarda o bölgede artan sorunların temel nedeni AK Partinin oralarda devlet politikaları değil, parti politikaları uygulamaya kalkışmasından kaynaklandığını defalarca vurgulamıştık.

Soydaş nüfusumuzun yoğun olduğu bütün Balkan ülkelerinde soydaşlarımız kendi aralarında üçe, dörde bölünmüş durumda.

Bu durum bir kez daha ehliyet konusunu gündeme getiriyor.

Siz dış Türkler ile ilgili kurumlara oralardaki realitelerden haberi olmayan kişileri görev başlarına getirirseniz sonuç da ancak bu olur.

DPS işin vehametini iyice anlamış olacak ki yeni söylemler de geliştiriyor.

"Yeniden yapılanma" diyor ama anlaşılan bunların yeniden yapılanma anlayışı aynı kişilerin görev değişikliği ile sınırlı.

Aynı kişileri oradan alıp şuraya değiştirmekle bu işler olacak işler değildir.

En önemlisi de belli odaklara hizmet eden en tepedeki üst akıl orada durdukça, yani zihniyet değişmedikçe hiç olacak iş değil.

Tek amaçları kurdukları çıkar düzenlerini devam ettirmek.

Ya, arkadaş zorlamaya gerek yok.

Bin defa yazdık: Bu yapıdan artık yapı olmaz diye.

Yozlaşma ve çürümüşlük her yeri sarmış.

Siyaseten de, tıbben de bu bünyenin kurtulma ihtimali yok.

Bu bünyeyi yaşatmak için boşuna efor sarfetmenin anlamı da yok.

Yeniden yapılanmaya gidilecekmiş. Hangi yapılanma ,ya?

Bulgarın bu konuda DPS'nin durumunu özetleyen mükemmel bir sözü var:

"Sas stari k.rvi nov bardak ne se pravi"

Bu saatten sonra Bulgaristan'da yapılması gereken şey soydaşımızı gerçek anlamda temsil edecek sil baştan yepyeni bir yapılanmaya gidilmesidir.

Yeni temeller üzerine kurulacak bir yapı.

Zira bir yapının en önemli bölümü temelidir

Temeller ne kadar sağlamsa üzerine diktiğiniz bina da o kadar sağlam olur.

...Ve bu camia bunu başaracaktır.

Camiamızda bunu yapabilecek fazlasıyla kudretli insanlar da mevcuttur.