Devletlerin çöküşleri siyaset kurumunun bu iki alana müdahil olmasından olur.

Yargıyı konuşmaya gerek var mı?

Zaten yargı hakkında, kamuoyu güven endeksine bakıldığında yargıya güven en diplerde.

Buradaki dengeler, fetocuların buralara yuvalanmasına bile bile göz yumulduğunda bozulmuştur.

Ve bir defa bozulan dengelerin onarılması da zor olur.

Çünkü her gelen iktidar artık oralara kendi adamlarını yerleştirecektir.

Ve bir defa bozulan terazi her zaman yanlış tartmaya açık olacaktır.

Ne zamana kadar ?

Bu ülkeye tekrar hamaset yapmadan, gerçekten milletin menfaatlerini her şeyin üstünde tutan birileri gelene kadar.

Ekonomi konusuna gelince yine aynı şeyi tekrarlayalım:

Konuşmaya gerek var mı?

Herkes dövizin yükselmesine odaklanmış.

Oysa ekonomideki sıkıntılar en az  2 yıldır bağıra bağıra geliyorum diyordu.

Herkesin etrafında esnaf veya serbest meslek erbabı tanıdıkları vardır.

Bunlar tam iki yıldır işlerin iyi olmadığını haykırmaktan sesleri kısıldı.

Son aylarda dövizin tırmanmasına ekonomi erbapları ısrarla dövizin ateşini söndürmek için faizin yükseltilmesi gerektiğini söylerken  birileri ısrarla ekonomistlerin işine karışarak faizleri yükseltilmesini engellemek bir yana, kısa bir zaman önce faizlerin indirilmesi için baskı yapmıştı.

Üstelik dövizi frenlemek için vatandaşa döviz sattırmak gibi absürd yöntemlere başvurmaya kalkışarak.

Ne oldu şimdi?

Sıkışınca inisiyatif yine Merkez bankasına bırakılmak zorunda kalındı. 

Şimdi de, son yıllarda ekonomide baş gösteren dar boğazı aşmak için plan program geliştirileceğine, dış güçler , faiz lobisi gibi bahaneler ileri sürülmekte.

Ki dış güçler senin ekonomini çökertmek isterse çökertir.

Adamlar gerçekten senin dövizini yükseltmek veya ekonomini bozmak isterse bozar.

Elimizde maalesef bunu engelleyebilecek yeterli enstrümanlar yoktur.

Ama neden çökertsinler ki ?

Çökertince ürünlerini nereye satacaklar?

Şu anda ülkemizde dövizle borçlanmış tam 27 000 firma var.

Bunların derdine çare üretileceğine birileri bin bir türlü bahane üretmekte.

Şu anda  sıkıntı FİNANS sektöründe gibi görünse de ve henüz tam anlamıyla yansımamış olsa da asıl sorun REEL sektördedir.

Bir ülkenin ayakta kalmasının en temel direklerinden biri güçlü ekonomidir.

Bundan dolayı ekonomi yönetimi bağımsız, ehil kişilere bırakılmalı. 

Uzun süren iktidarların en büyük hastalığı belli aşamadan sonra her şeyi ben bilirim,her şey ben iyi yaparım hastalığına yakalanmalarıdır..

Bundan dolayı her şeye karışmaya başlar , ancak  sonuç her zaman aynı olur.

Ülkenin çöküşü.

Bunun tek çıkışı ne olursa olsun Hak yolundan sapmamaktır.

Tarih boyunca bunu başarabilen çok nadir kişiler olmuştur.

Sayılı olan bu kişiler de tarih sayfalarında altın harflerle yerini almışlardır.

Ama bir de sayısız örnek vardır ki, güç zehirlenmesine kapılarak şımarmış ve bu yoldan çıkarak iz bırakmadan yok olup gitmişlerdir.

İSRÂ-16: Biz bir ülkeyi yok etmek istediğimizde oranın şımarık ele başlarına emrederiz de kötülüğe dalarlar. Böylece, o ülke helaka müstahak olur, biz de onu yerle bir ederiz.