Bir sanayici dostumuz diyor ki; “Derdime derman olmayan devlet benim değildir.”

         Devletin asli görevi, kendi alanı ile ilgili hususlarda, derde derman olmaktır. Olmuyorsa, bu şekildeki yakınmadan asla rahatsız olunmamalı, aksine bu söz ile harekete geçmeli, gereği hemen yapılmalıdır.

         Sanayici dostumuzun sıkıntısını dinledik, gördük ki, derdini devlete henüz intikal ettirmemiş, yani onun sıkıntısından devletin haberi olmamış.

Devletin konudan haberi oldu ve kısa bir süre sonra derdin çözümü bulundu, sıkıntı giderildi. Şimdi o sanayici diyor ki; “Derdime derman olan devlet benimdir."

         Derdini ifade etmeyen, derdini intikal ettirmeyen çözüm bulamaz. Devleti suçlamadan ve devlete yük yüklemeden önce, kendi sorumluluklarımızın ne kadarını yerine getirdiğimizi iyi analiz etmeliyiz.

         Aksi durumda çözüm bulamaz ve mutlu olamayız.

         Bilmeliyiz ki; çözüm kendimizde. Ve devleti harekete geçirmekte bizim elimizde.

         Kanunlara uymayan, zamanında önlem almayanların, şikayet etmeye, devlete küsmeye hakkı yoktur. Devletinde haklı olduğunu unutmamalıyız. Devlet her zaman haksız değildir. Devletin hakkını da teslim etmeliyiz.

         Kırmızı ışıkta geçmek yasaktır. Bu kurala uymak durumundayız.

         Kaliteli ürün üretmek yasal, insani ve vicdani bir sorumluluktur. Bu sorumluluğu taşımalıyız.

         Güvenlik tedbirlerini almayan, önlem almadan işlem yapanların, daha sonra bir ceza ile karşılaşması durumunda, devleti suçlamaya haklarının olmadığını kabul etmeliyiz.

         Bu sınıfa girenlerin hamaset yapmasını, devleti suçlamasını da biz kabul etmiyoruz.

         Bu sınıfın meseleyi dert olarak göstermesine de itirazımız var. Bu dert değildir. Bu işgüzarlık, başkasının hakkına tecavüz ve tek kelime ile sorumsuzluktur.

         Sorumsuzların devleti suçlaması ve kendi hatalarını bu şekilde örtmeye çalışmasını da kalitesizlik olarak görüyoruz.

         TSE belgesi taşımayan ürünler, TSE’ye işlem yaptırmayan sanayiciler, TSE ile yolları kesişmeyen kaliteciler bilmeli ki; TSE, kalitenin, güvenliğin, önlemin ön adıdır.

         Kırmızı ışıkta geçmek yasaktır, TSE belgesiz ürünü de piyasaya sürmek kalitesizliktir. Kurallara uymayanların, kalitesiz olanların şikayet etmeye hakları olmadığı gibi, devleti suçlamak da hadleri değildir.

         Devlet, derdi olana çözüm bulan, çözüm üreten organizasyondur.

         Yazımıza konu olan sanayicimizin derdi giderildi. Ve o sanayici şimdi diyor ki; “İyi ki TSE var.”

         TSE, bu ülkenin sanayicisi, tüketicisi, esnafı, KOBİ mensubu için var.

         Biliyor musunuz? TSE’nin de derdi var.

         TSE’nin derdi, kalitesizler, kalitesizlikler ve bunlara çanak tutanlar.

         Ama bu derdin çözümü de var.

         Çözüm sizsiniz.

         Çare sizsiniz.

         Kaliteyi tercih edin, kaliteli TSE belgeli ürünleri kullanın, TSE ile yol alın, kalitesizlerle mücadele edin, yerli malı kullanın, ithal ürünleri kullanmayın, marka hastalığına karşı olun ve TSE’nin derdine son verin.

         Dertsiz gün dileklerimizle...