Ülkemiz, 2000’li yıllara siyasi ve ekonomik buhranla beraber girmişti.
Siyaset sıkışmış ve yapılan seçimlerde koalisyon hükümetlerinin dışında hiç bir parti tek başına iktidar olacak kadar güçlü sonuçlar elde edemiyordu.
Ekonomi dünyasının da, önlerini görmeleri açısından, en son istedikleri koalisyon hükümetleridir.
Nitekim bunun yansıması peş peşe gelmeye başlayan ekonomik krizler olmuştu.
Bu ortamda yeni oluşuma ihtiyaç elzem hale gelmişti.
Böyle bir oluşuma gidildi de.
Ülkemizde ağırlıkta olan merkez sağ muhafazakar seçmene hitap eden bir parti kuruldu.
Başına da o dönem başarılı işlere imza atmış Milli görüş kökenli İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı "getirildi".
"Getirildi" çünkü bir yerlerden destek alarak geldiğini artık bilmeyen yok.
1900’lü yılların sonuna doğru koalisyonlardan bir türlü kurtulamayan ülkemizde siyaset tıkanmış ve toplum yeni arayışlar içine girme eğilimindeydi.
Bu arayışlardan dolayı ülkemizde muhafazakar ağırlıklı seçmen 1995 genel seçimlerinde Refah partisini bile birinci parti yapmıştı.
Diğer yandan İstanbul'da başarılı işler yapan Refah Partisinin belediye başkanı her geçen gün toplumda popülaritesi artan biriydi.
O dönem siyasi krizlerle, ama bundan öte çok ciddi ekonomik krizle boğuşan ülkemizde değişim olmazsa olmaz hal aldığından ona yükselmesi için destek verilmişti.
Nitekim İstanbul belediye başkanı çıkış arayan toplum tarafından, o dönem biz dahil, büyük teveccühle karşılanıyordu.
Kurulan yeni parti inanılmaz hızla teşkilat yapılanmasını tamamlayıp seçime hazır hale gelince daha fazla vakit kaybetmeye gerek yoktu.
Artık bir an önce seçime gidilmeliydi.
2002 yılının Temmuz ayında geleneksel Kocayayla şenliklerine katılan koalisyon ortağı MHP Genel Başkanı Kasım ayında erken seçim isabetli olacağını söylüyordu.
Hatta arkadaşlarımın ısrarıyla ilk defa gittiğim Kocayayla'da MHP Genel Başkanının basının önünde verdiği bu demecine ben de şahit olmuştum.
Tabi bu demeci birileri ona erken seçimin partisi için hayırlı olacağını ve daha da güçlenerek çıkacakları yönünde telkinlerde bulunduğu için vermişti.
Kulağına fısıldayanların, kurulan yeni partinin arkasında duranlarla aynı odaklar olduğunu yazmaya gerek yok.
Bu çıkış artık yeni kurulan partinin önünü iyice açacaktı.
Açtı da.
Olan tabi ki birilerinin yanlış yönlendirmesiyle seçim isteyene olacaktı.
Kasım'da yapılan erken seçimde MHP barajın altında kalıyordu.
Fazla uzatmaya gerek yok.
Yukarıda anlattığımız tablo tanıdık geliyor mu?
Sıkışan siyaset, farklı olarak koalisyonlar değil tek parti iktidarı olmasına rağmen, ekonomik darboğaz, bıkkınık getiren hep aynı kısır siyasi çekişmeler ve yine İstanbul ve yine orada "parlatılmış" bir belediye başkanı.
Ve ne tesadüf ki 2002 yılında erken seçim isteyen parti yine ittifak ortağı ve genel başkanı yine aynı genel başkan.
Kendisi her ne kadar her ortamda seçimler zamanında yapılacak dese de değişen koşullara göre her an fikir değiştirebilecek yapıya sahip olduğu bilinen bir gerçektir.
Kaldı ki belli güçlerin desteği güçlü olduğunuz sürece devam eder.
Düşüşe geçtiğinizde hemen farklı arayışlara yönelirler.
Sonuç olarak ortam bu iktidarın iktidara gelmesine sebep olan, aynen karbon kopya gibi, aynı ortam.
Geriye sadece erken genel seçim konusu kalıyor.
Birilerinin birilerinin kulağına erken seçim onlar için en hayırlı olacağını fısıldaması kalıyor.
Bize de bu günlerde yaşadığımız dejavuyu tamamlamak kalacak.
|