Doğuştan yahut sonradan meydana gelen bazı hastalıklar neticesinde kişinin boyunun normalden çok daha kısa olması, büyümesinin durmasıdır cücelik. Günümüzde sorun teşkil etmemekteyken;  tarihte sıkıntılı yaşam sürmüşler bu tatlı insanlar. Afrika yerlilerinden "pigmeler" Yunanca cüce anlamına gelen sözcük, hala yaşamakta, kalıtımsal şekilde var olmuşlar, diğer bir deyişle cüce ırklar olarak kalmışlardır. Avrupalılar da onlara bu "cüce" ismini vermişlerdi. Antik mısır döneminden beri, Roma sarayları kadın ve erkek cücelerle dolup taşmış, köle gibi alınıp satılır, burjuva sınıfı tarafından evlerinde hizmetçi olarak kullanılmışlardır. Osmanlı Döneminde de cüceler Padişahın yanında, haremde, eğlenceler de kullanılmış, saray ahâlisini eğlendirmişlerdir. İskandinav mitolojisinde cüceleri madencilikle özdeşleştirmişler ve sakallarını asla kesmezlermiş. Yunan mitolojisinde ise pigmeler isminde, okeanos nehrinin kıyısında yaşayan siyah tenli bir ırktır. Japon mitolojisinde ise cüceler en çok yüceltilen, "sukunabiko" bir cüce tanrıdır. Türk mitolojisinde ise; herhangi bir ırkı temsil etmez, masallarda iyi olarak görülen, masal kahramanlarıdır adeta. Cücelerin az konuşmaya ve suratsız olmaya bir eğilimleri vardır. Ağır işlerde çalışırlar ve çoğu şakayı umursamazlar. Güçlü ve cesurdurlar. Değerli taşları severler. Sağlam yapılı soğuğa ve sıcağa dayanıklıdırlar. Cücelere askerlikte çürük raporu, normal hayatta engelli raporu verilmemektedir. 1987de Amerika İskandinavya ve İngiltere cüceliği "engelli sınıfına" dahil eden ilk ülkelerdendir. Saygılar…