Corona virüsün yayılma hızı ve sebep olduğu hastalığın ciddiyeti DSÖ'ya küresel çapta pandemi ilan etmesine sebep oldu.

Ancak dünyada bir kısım tıp insanı bu salgının abartıldığını düşünmekte.

Her ne kadar hastalığın ciddiyetini savunanlara oranla bunların sayıları az olsa da insanların kafalarını karıştırmayı başardıkları da bir gerçek.

Bunlara inanarak dünya genelinde azımsanmayacak sayıda kişi salgına karşı alınan önlemleri abartılı, hatta gereksiz buluyor.

Salgını hafife almak yersiz ve dayanaksız olduğunu söylemeye gerek yok.

Bu düşünceleri ortaya atanlara bakıldığında genelde bunların Virüsolog, İmmünolog veya Mikrobiyolog gibi yani paraklinik branşlardan oldukları görülür.

Dahiliye, Göğüs hastalıkarı veya Kardiyoloji gibi klinik disiplinlerden değil.

Yani bu şu demek.

Virüsün abartıldığı kadar tehlikeli olmadığını savunanlar coronanın ortaya çıkardığı hastalıkların ne gibi sıkıntılar yaşattığını, organ ve sistemler üzerinde ne gibi hasarlarla sebep olduğunu yani hastalığın klinik seyrine şahit olmayan ve bu konularda yeterince bilgi sahibi olmayanlardır.

Bundan dolayı sadece kendi branşları açısından baktıklarından virüsün abartıldığını düşünebiliyorlar.

Oysa klinisyen olan tıp insanları hastalığın seyrini ve nelere sebep olduğunu bizzat yaşayarak gördüklerinden olayın ciddiyetini ve boyutunu çok daha net anlayabiliyor.

İzolasyon, maske, fiziki mesafe gibi koruyucu önlemleri gereksiz ve abartılı bulanlara inanarak hareket etmemek lazım.

Bunların haklı olmadıklarını bazı ülkelerdeki tablolardan görmek mümkün.

Mesela maskenin önemini daha iyi anlamak için basitçe bir örnek verelim:

Kişiyi mikrooranizmalar gibi dışarıdan gelen yabancı maddelere karşı koruyan onun immün ( bağışıklık) sistemidir.

Ancak belli yoğunluğun veya sayının üzerinde dış etkene maruz kaldığında bağışıklık sistemi yetersiz kalır ve bu dış etkene teslim olur.

Bunun ötesinde çok yoğun etkiye maruz kaldığında immün sistemin elemanlarının, yani savunma sistemimizin askerlerinin kafası karışır ve maruz kaldıkları etkene karşı başarılı olmak bir yana kendi doku ve organlarında bile zarara sebep olabilirler. (ör: sitokin firtınası)

Daha anlaşılır olması için şöyle anlatalım:

Bin kişilik askeriniz ile yüzbin kişilik bir orduya karşı savaştığınızı düşünün.

Meydan muharebesinde bu yüzbin kişi sizi ezer geçer.

Ama siz kalenin içinde ve surların arkasında mücadele ederseniz sayıca az da olsnız bu tür saldırıyı surlarınızın yüksekliği veya kalenizin sağlamlığına göre püskürtme veya en azından saldırının şiddetini kırarak destek güç gelmesine kadar zaman kazanırsınız.

İşte maskeler tam da bu görevi görür.

Sayıca çok fazla hücum eden virüsün doğrudan havayollarınız aracılığı ile vücudunuza girmesini engeller.

Maskenin kalitesine göre virüsten tamamen korunabilir veya maruz kalsanız bile yoğunluk olarak sizin bağışıklık sisteminizi zorlayacak sayıda olmaz.

Evet virüsün mortalitesi %5-10 civarında ama diğer %90 iyileşse bile bu virüsün kimde nasıl seyredeceği bilenmediğinden siz siz olun o

%10'nun içinde olmayacağınız düşüncesi ile hareket ederek gereksiz riske girmeyin.

Havaların ısınmasıyla, yaz aylarında virüsün bulaşıcı özelliğinde ve hastalık oluşturma potansiyelinde yaşanacak düşüş kimseyi yanıltmamalı.

Virüs son derece tehlikeli ve ciddiye alınması gereken bir patojendir.

Bunu size bir hekim olarak söylüyorum.

Sonra kimse demedi demesin!