Çağımızın en önemli sağlık sorunlarından biri obezite.

Diyabet, yüksek tansiyon, uyku apnesi, bel fıtığı gibi her biri kişilerin hayat standardını fazlasıyla olumsuz etkileyen sorunlara sebep olan bir hastalıktır obezite.

Erişkinlerde bir yerde obezite bir tercihtir.

Yaşam tarzından  yeme alışkanlıklarına kadar buna sebep olan kişinin kendisidir.

Ama maalesef   çocuklarımızın arasında da obezite her geçen gün artan bir  trend haline geldi.

Bizzat Sağlık Bakanlığının verilerine göre her dört çocuktan biri obez.

Bu çok ciddi bir istatistik.

Obezitenin zararlarını saymaya gerek yok.

Burada asıl dikkat çekici husus daha çocuk yaştaki nüfusumuzun çok önemli bir kısmının bu durumlara düşmesi.

Yapılan bazı araştırmalarda  obezite, fiziksel yan etkilerinin yanı sıra çocukların zeka gelişimini de olumsuz etkilediği yönünde.

Ama burada belki daha derinlemesine araştırılması gereken konu, zeka gelişimindeki yavaşlamanın obezitenin kendisinden  ziyade, obeziteye sebep olan etkenlerden olup olmadığı hususu olmalı.

Daha önce paylaştığımız bazı yazılarımızda;

Son yıllarda inanılmaz artış gösteren otistik çocukların geriye dönük hikayelerinde gerek anne karnındayken, gerek bebeklik dönemlerinde vitamin ve benzeri takviye gıdaların alındığı tespit edildiğini paylaşmıştık.

Çocuk hekimlerinin yaptıkları araştırmalarda, anne sütü almayan  çocuklarda otizm görülme oranı çok fazla olduğu görülmüş.

Oysa burada asıl sebep anne sütünün eksikliğinden çok, anne sütü yerine verilen takviye gıdalardır.

Araştırmalar esas bu çerçevede ele alınmalıdır.

Bizim tezimizi destekleyen husus şudur:

Daha önceki yıllarda hazır mamalar gibi  takviye gıdalar piyasada yokkken birçok anne, sütü yetmediği için, bebeklerini  inek sütü gibi farklı doğal besinlerle beslemelerine rağmen o dönemlerde otizm oranları bu inanılmaz oranlarda değildi.

Yani burada "suçlu" anne sütü eksikliğinden ziyade, anne sütü yerine kullanılan takviyeler dir.

Aynı durumlar obez çocuklar için de geçerlidir.

Obez çocuklarda tespit edilen zeka gelişimindeki yavaşlama obezitenin kendisinden ziyade, bu çocukları obez olmaya sürükleyen sebeplerdendir.

Yani burada sorun obezitenin kendisi değil, obeziteye sebep olan faktördür.

Son yıllarda obez çocukların artması tesadüf değildir.

Bunların beslenme alışkanlıkları araştırıldığında hep aynı şey görülecektir, ki kendi çapımızda sınırlı da olsa, geriye dönük  yaptığımız  araştırmalarda obezite ile beraber algılama ve kavrama yeteneklerinde düşüklük olan ve dolayısıyla okulda da yaşıtlarına göre daha başarısız olan çocukların beslenme alışkanlıklarında belli yaşa kadar alınan hazır mamalar ve daha sonra bunu bebe ve çocuk bisküvileri ile devam ettirenlerin arasında inanılmaz bağlantı  olduğu görülmekte.

Bu konuda çok daha kapsamlı ve derinlemesine bilimsel araştırmalar yapılmalıdır.

Çünkü istatistikler yalan söylemez.

Her geçen yıl bu oranlar aritmetik değil, geometrik progresyon ile artmakta.

İşin  kötü tarafı, bu olayların sadece obezite ile sınırlı olmamasıdır.

Son yirmi yıldır çocukluklarda görülen  diyabet veya  kalıcı hasarlara  sebep olan  benzeri hastalıklarda da inanılmaz patlama yaşanmakta.

Bundan dolayı Sağlık Bakanlığı artık ortaya çıkmış hastalıklarla mücadele etme yerine asıl bu hastalıklara sebep olan etkenlere yönelik tedbir yolları aramalı.

Yani burada esas olan obezite ile mücadele yollarını aramak  ve geliştirmek değildir.

Asıl önemli olan bu duruma sebep olan nedenleri tespit etmek ve önleyici tedbirler almaktır.