Uzun pandemi sürecinin başından itibaren muhalefet kesimlerinin her şart ve halükarda eleştirmek maksadıyla, kısıtlamalara gidildiğinde esnaf kan ağlıyor.

Kısıtlamalar sona erdiğinde vakalar çok yükseldi, ne yapıyorsunuz paylaşımlarını,  yorumlarını birçok kereler duymuşsunuzdur.

Sonrasında düzenli bir şekilde yapılan aşılarla birlikte dünyada aşılamada ilk 7'ye 8'e girildikten sonra bu yönde eleştiriler azalmıştı.

Tam da bu sırada muhalefet partilerinin imdadına maalesef yangınlar yetişti.

Bütün dünyada Amerika-Florida'da, Rusya'da, Kanada'da, Avustralya'da  birçok yerde yangınlar aylarca sürmesine rağmen(Avustralya'da ise ancak kışın gelmesiyle söndürülmüştü) yangınların 3. gününden itibaren yok THK’nın eski uçakları niçin kullanılmıyor,

yok şöyle oldu,

böyle oldu

vesaire diyerek kendi anlaşmalı medyasını sahaya sürmekten çekinmedi.

Oturdukları yerden  klavye  silahşörlüğü yapan birçok sanatçı tabir ettiğimiz kişi oraya buraya veryansın ederken, İbrahim Çelikkol ve Yusuf Güney gibi sanatçılarımızı gönüllü ormancı, itfaiyeci olarak  yanan ormanlarda görev almış oldukları kareleri medyada gördük.

Bu gerçekten klavye silahşörlerini gördüğümüz ülkemizde göz yaşartıcı bir davranıştı.

Elbette yangınların uzun sürmesi herkesin keyfini kaçırdı, ama dünyada bunun aylarca seneye yakın sürenleri var.Bu ülkeleri kısaca bir araştırdığınız da kimse bu yangınların uzun sürmesinden hükümetin  acziyetini beceriksizliğini iş bilemezliğini konuşmuyor olduğunu görürsünüz.

Fakat  durum Türkiye olduğunda en ufak bir ayrıntıda cepheleşme ortaya çıkıyor.

Orman yangınlarından bile siyasi oy devşirmeye çalışan zihniyeti kesinlikle kınıyorum.Bizim ciğerlerimiz  yanarken bunun üzerinden siyaset yapılması kazanç elde edilme çabası çok çirkin.

Baştan şu yangınlar bir söndürülsün ondan sonra nerede eksikliğimiz var ya da var mı.

Nerede ne yapmamız gerektiği mutlaka devlet aklıyla düşünülür, planlanır.

Dünyadaki iklim değişikliği göz önüne alındığında bu yangınlar ne ilk ne de son.

O yüzden tamamen karalar bağlayarak, enseyi  karartmanın bir anlamı yok, birbirimizi yemenin anlamı yok. 

Ayrıca aynı anda Manavgat ve  Milas bölgesinde 7-8 noktadan yangınların  çıkması da aşikar.Bunların mutlaka araştırılması lazım. Nemin çok düşük sıcaklığın çok yüksek olduğu zaman evrelerinde mutlaka ormanlara girişlerin çıkışların yasaklanması ayrıca drone teknolojisi bakımından da çok iyi olduğumuzdan dolayı daha yangınlar başlamadan bu riskli zamanlarda kontrollerin yapılması ise en başta yapılması gerekenlerden biri sanırım.

Çünkü o nem ve sıcaklıkta yangın başladıktan sonra önüne alel acele geçilecek bir teknoloji dünyada halihazırda  yok maalesef.