Koalisyon ortaklıkları sayılmazsa CHP'nin en son ne zaman iktidar olduğunu herhalde hatırlayan pek çıkmaz.

Bunun için birçok neden sayılabilir ancak en önemli sebebi ülkemizin realitesini bir türlü idrak edememiş olmalarıdır.

Bizim toplumun ezici çoğunluğu muhafazakar ve başta dini değerlerimiz olmak üzere örf, adet ve geleneklerimize bağlı bir toplum olduğumuz gerçeğini bir türlü iyi okuyup buna göre politikalar geliştirememişlerdir.

CHP bünyesinde barındırdığı bazı fraksyonların esiri olarak yıllarca muhafazakar seçmene yönelik güçlü ve inandırıcı mesajlar veremediler.

Laiklik adı altında bu kitlenin aklına uyularak zaman zaman adeta ateizme varan yaklaşımlar sergilendi.

Hele ki bu gerçeği iyi değerlendiren mevcut iktidarın döneminde mağlubiyet üstüne mağlubiyet yaşadılar.

Son dönemlerde iktidarın çok da başarılı olmayan yönetimine rağmen yüzde 25 olan oy oranlarını bir milim bile ileriye götürmeyi başaramadılar.

Seçmen de muhafazakarlık konusunda bir türlü aşama kat edemeyen ana muhalefete desteğini vermemiştir.

İktidar da onların bu anlayışını iyi kullandı.

Özellikle son yıllarda pek başarılı olmamalarına rağmen iktidarın hala yönetimde kalmasının temel sebebi ana muhalefetin bu siyasi anlayışı sayesinde olmuştur.

Öyle ki son seçimlerde tepkili olmasına rağmen seçmen yine de "Ehven-i şer" , yani "kötünün iyisi" deyip mevcut iktidarı desteklemeye devam etmiştir.

Seçmenin bu tavrının en büyük nedenlerinden biri ana muhalefeti alternatif olarak görmemesidir.

Görmemesinin en büyük sebebi tam da bu muhafazakarlık konusunda toplumumuzu ikna edici politikalar üretememiş olmalarındandır.

Ancak diğer yandan son zamanlarda parti üst yönetimi, parti içindeki bahsettiğimiz o odakları gözardı ederek, strateji değişikliği kararı almış olacak ki peş peşe söylem ve eylemlerle bu konularda adımlar atıldığına şahit oluyoruz.

Çok önceden yapılması gereken hamleler.

Ana muhalefetin diğer şansı da her geçen gün daha da açmaza giren iktidar.

Zaten kötü olan göstergeler salgınla beraber daha da derinleşti.

Özellikle sosyo-ekonomik gidişat tepkilerin yoğunlaşmasına sebep oluyor.

Ortaya çıkan siyasi tablo tersine dönmeye başladığı görülüyor:

Eskiden "kötünün iyisi"  anlayışı ile hareket eden seçmen kitlesi bugün adeta "bunlar olmasın da kim olursa olsun" anlayışına dönmüş durumda.

İktidar da bunun farkında olacak ki son zamanlarda hiç olmazsa kendi seçmenini konsolide etmek adına peş peşe adımlar atma gayreti içine girdiği ortada.

Evet ana muhalefet partisi iktidar olma yolunda güçlü işaretler veriyor ancak siyaset son derece dinamik ve toplumsal konjoktürlerin bir anda değişebildiği bir alandır.

Bir anda merkez sağda iktidara alternatif olabilecek, mevcut partilerin dışında, yepyeni güçlü bir oluşum ortaya çıkabilir.

Bunun ötesinde mevcut sistem kişilere de en az partiler kadar önemli olabilme imkanı veriyor.

Bir bakarsınız bir anda birileri halkın sevgisini kazanıp başa geçiverir.

Bu yeni sistem parlamenter sistem gibi değil:

Olaylar öyle gelişir ki bu ülkenin herhangi bir vatandaşı anlayıp dinleyene kadar halk tarafından baş tacı ediliverir.

Yani gün doğmadan neler doğar.

Hele ki ilahi adaletin tecellisi kapıda olduğu bir yerde kimsenin hesap edemediği farklı gelişmeler de yaşanabilir.