Mardin’de yaşayan Şeyhmus Amcamız karşılık beklemeden kendi imkanlarıyla satın aldığı fidanları 26 yıldır dikmeye devam etti. Eskiden şehrin çöplerinin döküldüğü 48 dönümlük alan küçük bir ormana döndü. Mardin’de Diş hastanesi ve Artuklu Üniversitesi Yabancı Diller Fakültesinin arkasında onun sayesinde küçük bir orman oluştu. Mardin denilince aklımıza Mezopotamya ovasına bakan eski taş evler ve dar sokaklar gelir. Şehrin yamacında bulunan yüksek tepelerde bulunan çam kümeleri Mardin’in yeşillik ihtiyacını karşılamaktan uzaktı. Şeyhmus Engin oğlunun 11 bin ağacın tamamını kendi elleriyle dikmesi sayesinde; insanların yaz aylarında gölgesinde serinlediği, temiz bir  nefes alma haklarına sahip oldular. Şehre nefes veren Şeyhmus amcayı tanımayan yok. Hiç evlenmemiş, Mardin taş örneği olan evinde tek başına yaşamakta. Dönemin orman müdürünün desteğiyle orman alanını ağaçlandırdığını ve belediyenin su tankeri sayesinde ağaçların sulanmasının yapıldığını, özellikle fidan zamanında beş yıl boyunca her gece gelip suladığını büyük bir gururla hatırlamakta. Çam fidelerini orman müdürlüğünden ücretsiz almış ama kayısı, elma, limon, dut, ceviz, nar, incir, zeytin gibi fideleri kendi parasıyla satın alıp diktiğini söylüyor. Alandaki binlerce ağacı tek tek kontrol ettiğini, hangisinde ne sorun olduğunu bildiğini söylüyor.  - "Ağaçlarda tıpkı çocuk gibidir, onlarda bin bir emekle büyür, çocuklar her yaşta özene muhtaç ya, ağaçlar da öyle. Gözünüz hep üzerlerinde olmalı!” diyerek doğa sevgisini anlatmakta. İyi ki varsın Şeyhmus amca, öldükten sonra da sevap defterin kıyamete kadar açık kalacak ve sevapların yazılacak. Sen Cennetliklerdensin. Saygılar…