19 Mayıs 1989 yılında doğup, büyüdüğüm Cebel’de totaliter Jivkov rejimi tarafından Bulgaristan’daki Türklere uygulanan asimilasyon politikalarına karşı ayaklanma başlamış, kısa sürede bütün Bulgaristan’a yayılan bu tepkisel hareket Jivkov ve komünist rejimin sonunu getirmişti. Bundan dolayı o gün Cebel’de yaşanan olaylar sadece Bulgaristan’da yaşayan Türkler açısından değil, bütün Bulgaristan vatandaşları için önemli bir tarih olmuştur. Zira 19 Mayıs 1989 Cebel ayaklanması ile beraber Bulgaristan Demokrasi tarihinin tohumları atılmıştır. Her yıl yoğun bir katılım ile gerçekleşen tören, soydaşlarımızın o tarihlerde Cebel’de yaşananları unutmadıklarının bir göstergesidir. Tarihe mal olmuş bu olaylar Cebellilerin cesareti, hak ve özgürlük konusundaki hassasiyetleri sayesinde meydana gelmiştir. 30 yıl önce burada olanlar konusunda fazla söze gerek yok. 30 yıl önce Cebel'de yazılan destanı artık bilmeyen yoktur. O gün Cebelliler sayesinde yaşananlar Cebel'i Balkanların hak ve özgürlük savaşçılarının en önemli beşiklerinden biri olduğunu kanıtlamıştır. Ancak Balkanlar her zaman sıkıntılı bölge, tarih boyunca Avrupa’nın kanayan yarası olmuştur. Değişik etnik, kültürel ve dini unsurların bir arada yaşamasından dolayı buradaki dengeler çok hassas ve kırılgandır. Bu mozaik yapıdan dolayı tarih boyunca buralarda çok sık ihtilaf ve savaşlar yaşanmış, yaşanmaya da devam etmekte. Bundan dolayı bu ceografyada yaşayan herkes çok dikkatli olmak durumundadır. Tüm kesimler sağduyulu ve birbirlerine saygılı olmak zorundadır. Beraber yaşamayı, birbirlerine karşı toleranslı olmayı hazmetmelidir. Bunun başka yol yoktur. Çünkü kimse doğduğu ceorafyayı seçemez. Ama maalesef özellikle son yıllarda bazı dış mihrakların da etkisi ile bir takım Milliyetçi eylemlerin artığı görülmekte. Bu faaliyetler son derece tehlikeli olmakla beraber hiç kimseye de bir faydası yoktur. Herkes soğukkanlı ve sağduyulu olmalıdır. Zira yukarıda da belirttiğimiz gibi Balkanların mozaik yapısından dolayı en ufak bir kıvılcım telafisi olmayan sonuçlar doğurabilir. Ayrıca Balkanlar jeo-stratejik konumundan dolayı her zaman Dünyada söz sahibi güçlerin odak noktası olmuştur. Ülke olarak bizim açımızdan da Balkanlar gerek stratejik konumundan dolayı gerek oralarda bulunan soydaş nüfusumuzdan dolayı son derece büyük öneme sahip bir bölgedir. Dünya güçleri oralarda kendi etki alanlarını genişletmek için değişik yollara başvurmakta. Bunlardan en etkili silah her zaman Milliyetçilik kozu olmuştur. Balkanlar da değişik etnik, kültürel ve dini nüfusundan dolayı buna son derece müsaittir. Bundan dolayı son zamanlarda buralarda artan aşırı Milliyetçi akımlar da tesadüf değildir. Birileri ciddi şekilde şu anda Balkanlarda yaşanan barış ortamını tehdit etmekte. Ve maalesef Balkanlarda gerilim her geçen gün biraz daha artmakta. Bu perspektife göre bizim de oralarla ilgili her çeşit gelişmeye göre plan ve stratejilerimiz olmalıdır. Peki böyle bir çalışmalar var mıdır? Şimdi yine oralara girmeyelim.