İhlas Haber Ajansı'nın önceki gün abonelerine geçtiği habere göre Bursa’da bir kahvehaneye baskın yapan bir grup Suriyeli ile mahalle sakinleri arasında kavga çıktı. Suriyelilerin pala ile saldırdığı olayda yaralanan 3 kişi hastaneye kaldırılırken, mahalle sakinleri toplanarak olayı protesto etti.

Olay, Bursa'nın kalbi dediğimiz Altıparmak Çarşamba bölgesinde meydana geldi.

İddia edilen kahvehaneyi basan bir grup Suriyeli, 3 kişiyi pala ile yaraladı. Olayın ardından Suriyeli grup ve mahalleliler arasında kavga çıktı.

Olay yerine sevk edilen polis ekipleri tarafları güçlükle ayırdı. Yaralılar hastaneye kaldırılırken, yaklaşık 500 kişi toplanarak Suriyelileri protesto etti. Öfkeli mahalleli, Suriyelilere ait dükkânların camlarını kırdı. Polisin uyarıları üzerine kalabalık açıklama yaparak dağıldı.

Bu konularla yakından ilgilenen ve seviyeli muhalefeti ile bilinen MHP Osmangazi Belediye Meclis Üyesi Grup Sözcüsü Cemil Aydın’dan bilgi istedim.

Aydın, daha önce de Suriyelilerle ilgili sıkıntıları meclis oturumunda hem de diğer platformlarda dile getirdiğini söylerken, "Özellikle 2014-2019 dönemi içinde Osmangazi Belediye Meclisi’nde defalarca ve ısrarla ifade ettiğimiz şekilde Altıparmak-Çarşamba bölgesinde sosyal, kültürel ve demografik yapı göz önüne alındığında kentsel dönüşüm proje çalışmasının acil ve kaçınılmaz olduğunu söyledik" hatırlatmasını yaptı.

 

Evet, yaşananlar sonrası ne gibi önlemler alındığını hep birlikte göreceğiz. Bu konuda mahkeme, Valilik, belediyeler ve ilgili kurumlar elbette takip ediyor ve gerekeni şüphesiz yapacaklardır.

Ancak gün geçmiyor ki bir şehirden bir ilçeden Suriyelilere yönelik olumsuz vaka haber kaynaklarına düşmesin. Hırsızlıktan bıçaklamaya hatta adam öldürmeye kadar olaylar artık birer sosyolojik vaka haline gelmiş durumda.

Bizim hiç kimseyle ve yabancılarla ya da Suriyelilerle bir derdimiz yok.

Birçok ülkede yabancılar yaşar. Hele savaştan kaçacaksın, mazlum olacaksın, mağdur olacaksın ve başka ülkede zorunlu yaşayacaksan daha çok dikkatli ve sessiz, dertsiz, olaysız yaşayacaksın.

O ülkenin kurallarına daha çok titizlikle riayet etmelisiniz.

Biz de yurt dışında hem oturduk hem de çalıştık.

Ülkemizin adına zarar gelmemesi için çok daha dikkatli ve titiz olduk.

Bursa’da ve başka illerde benzer olaylar ve sorunlar yaşanıyor.

Biz 'agazete' olarak olayı sürekli gündemde tuttuk.

Altıparmak Mahallesi'nde oturan bir vatandaş Kent Meydanı'na giderken sıkıntı yaşıyorsa, bir korku hissediyorsa sorgulanacak çok şey var demektir.

Bazı bölgelerde neredeyse her yer Arapça tabelalarla dolunca dedik ki, ‘Dilini kaybeden her şeyini kaybeder’

‘Kalp’ durursa Hayat durur!’

sonra tabela önergesi belediyelerden geçince

Şimdi icraat zamanı’

sonra Türkçemizi katleden tabelalara karşı ilk adım atılıyor ‘İmzalar tamam’ dedik.

Bursa esnafının çatısı BESOB da tabela kararını verdi ‘İndirin’ dedik.

Kısacası dedik de dedik…

İşin hülasası hem maddi hem manevi olarak yara almamak ve vermemek adına hepimize düşen görevler var.

İyilerle kötüleri ayırt etmemiz gerekiyor. Çalışanla çalışmayanı ayırt etmemiz gerekiyor.

Herkesin huzur ve güven içinde yaşaması gerekiyor.

Körü körüne yabancı düşmanlığına gerek yok.

Ülkemizin ve devletimizin kurallarına herkesin uyması gerekiyor.

Bir taraftan da başıboş yabancıların kayıt altına alınması çok sıkı denetim ve kontrol edilmesi gerekiyor. Hatta benim âcizane değil gönülden önerim, şu 18-45 yaş arası genç ve orta yaşlıların ülkelerine dönüp özgürlükleri için savaşmaları en doğrusu kanaatimce.

Geride bıraktıkları insanlara ben inanıyorum ki halkımız o zaman gerçek anlamda sahip çıkacaktır.

Bir kuru ekmeğimizi bile bölüşürüz o insanlarla.

Ama önceki gece yaşananlar bu kardeşliğe limon sıkıyor. 

Gerek var mı?

Biraz sağduyu ve biraz da yerel yöneticilerimizin kontrol mekanizmalarını genişletmeleri lazım.

Ondan sonra nasıl güzel bir birliktelik ve karşılıklı yarar sağlarız bunu da ayrıca yazacağım.

Yoksa gidiyor elden güzelim şehrin kalbi Altıparmak ve Çarşamba!..