Hayvanlar yaşamın sürdürülmesi için insanlar kadar önemlidir. Çünkü çevrenin korunması ve gezegenimizin sürdürülmesi için hayati bir rol oynuyorlar. Ancak ülkemizde sürekli kötü muamelesine maruz kalıyor.

Kiminin nesli tükeniyor kiminin nesli tükenmekte…  Yaklaşık 100 yıldır 4 Ekim’de kutlanan Dünya Hayvanları Koruma Günü’nde yazılır, çizilir. Ama sadece 4 Ekim’de hatırlanır can dostlarımız.

4 Ekim’de koruyalım onları diğer günlerde aç bırakalım, oyuncak yapalım, keselim, ezelim…

4 Ekim’in Dünya Hayvanları Koruma Günü olmasının sebebi tamamen bir farkındalık oluşturmak. Peki bizde ne kadar farkındalık oluşturuyor?

Her gün duyuyoruz haberlerde ayakları kesilmiş kedi bulundu ya da yürürken yol kenarında göreniniz mutlaka vardır araba çarpış ve oracıkta can vermiş bir köpeği.

O ayakları kesilen kedinin nasıl bir acı yaşadığını bilemeyiz çünkü kendi derdini anlatacak dili yok. Ya da yol kenarına araba çarpan köpek o anda ne kadar acı çekti o hayatını kaybetti ona vuran kişi hayatına devam etti.

İnsana vursa belki vicdan azabı çeker de işte hayvan ya ne olacak vicdanı. Onlar ölse ne ölmese ne! İşte tam da mesele bu. Hayvanları ne kadar koruyoruz, ne kadar sahip çıkıyoruz.

Bu güne kadar duyanınız var mı; ‘hayvana çarptığı için cezaevine giren ya da ceza yiyen’. Duymazsınız çünkü yok öyle bir şey. Onların dili, onları koruyan bir yasa olmadığı için onların bu hayatta söz söyleme hakkı yok.

Vicdanı olmayan canilerin oyuncağı olmamaları için, nesillerinin tükenmemesi için onların dili olmaya davet ediyorum. Ağırlaştırılmış yasalar onların dili, kemiği olacak ve onlar yaşayacak onlara zarar verende cezasını çekecek!