Önceki günkü yazımızda darbe girişiminin olumlu taraflarını yazarken dört ana madde sıralamıştık.
Beşinci maddeyi de bu günkü yazımıza bıraktık.
Bu durum da diğer maddeler kadar önemlidir.
Bu madde kul hakkı ile ilgilidir.
Darbe girişimi sonrası kurumlardan cemaatin elemanlarının temizlenmesi görevden almalar hızla devam etmekte.
Birçok memur ve kamu görevlisi görevlerden alınmakta.
Bunların oralara nasıl girdiklerinin artık bilmeyen kalmadı.
Gerek üniversite sınavları, gerek kamu personeli veya askeri alımlarda, kısaca sınav ile alınan her alanda bunlar önceden soruların cevaplarını alarak haksız olarak ilgili okullara veya kurumlara kabul edildi.
Bu da ciddi mağduriyetleri beraberinde getirdi.
Binlerce, on binlerce alın teri ile sınavlar için gece gündüz çalışanın emekleri gasp edildi.
Bunların alınması son derece haklı olmakla beraber gecikmiş bir karardır.
Kimse kusura bakmasın bunların alayı görevlerden alınmalıdır.
Bunlardan bazıları bakıyoruz da “biz böyle olduğunu bilmiyorduk” bahaneleri ileri sürmekte. Sınav cevaplarını alırken sesiniz çıkmıyordu ama.
Siz bu şekilde kul hakkı yediğinizi, başkalarının hakkını gasp ettiğinizi akıl edemediniz de şimdi mi hayıflanmak aklınıza geldi.
Ve bu cevapları alırken vicdanınız sızlamadı da şimdi mi mağdur edebiyatı yapacaksınız.
Her şeyden öte yıllarca bu liyakatsiz kişilerin kurumların başına getirildiğinden, bunlara önemli görevler verildiğinden, neredeyse bütün kurumlarda işleri yüzüne gözüne bulaştırdılar.
Her yeri iç, dış, politika, yargı , yürütme her şey allak bullak oldu.
Vasıfsız, liyakat yoksunu olmaları bir yana bulundukları görevlerde de birçok olayı provoke ve sabote ettiler.
Bunların yankıları ileriki günlerde çok daha net çıkacaktır ortaya.
Haksız yere işgal ettiğiniz o makamlardan temizlenmeniz son derece yerinde olmakla beraber, bunlara  cezai yaptırımlar da uygulanmalıdır.
Dinimizin en ağır veballerinin başında kul hakkı gelir.
Dişini tırnağına takarak, bin bir zorlukla daha iyi bir gelecek verebilmek adına çocuklarını  okutmaya  çalışan binlerce aile vardır.
Bunlardan birçoğu asgari ücretlidir.
Siz bunların gayretlerini çaldınız.
Bunların umutlarını yok ettiniz.
Evinde günlerce sadece kuru fasulye, makarna yiyerek hayatlarını sürdürmeye çalışan ailelerin yaptıkları fedakârlıkları çaldınız.
Ve çaldığınız bu fedakarlıkları, gayretleri, umutlara rağmen siz din adına hizmet ettiğinizi iddia edeceksiniz öyle mi?
Çünkü dini en iyi siz biliyorsunuz!?
Dini en iyi siz icra ediyorsunuz!?
Ve sonuçta ne oldu.
İlahi gazabı yaşadınız.
Hani siz dindardınız.
O zaman her şeyi din adına yaptıysanız ki , yaptığınız hırsızlıklar, ahlaksızlar, haksızlıklar ancak hizmet ettiğiniz şeytani kuruluşların anlayışlarında vardır.
Neden rezil olarak hezimet yaşadınız?
Hani sizin başınızdaki şeref yoksunu zat çok derin din alimiydi.
Onu adeta mehdi ilan etmiştiniz.     “Mehdi!?” böyle bir rezillik yaşar mı?
Ama kimse kusura bakmasın da bu rezillikler defalarca teşhir edilmesine rağmen zamanında bunları sümen altı yapanlar da aynı şekilde sorumludur.
Sonuçta herkes hak ettiğini bulur.
 İlahi adalet şaşmak şekilde tecelli eder. Etmeye de devam edecektir.
İLAHİ ADALETTE ZAMAN AŞIMI YOKTUR