Osmangazi Belediyesi, 17 Ağustos ve Bursa’nın depremselliği konulu paneli Hilton Otel'de düzenledi. Davet üzerine biz de ‘agazete’ adına yerimizi aldık bu önemli buluşmada.

İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı 2012 yılında ‘Ulusal Deprem Araştırma Programı’ başlatmıştı. Bursa da deprem tehlikesi karşısında önemli kırılganlıklara sahip büyükşehirlerden biri…

Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, 17 Ağustos'a yönelik ilçede yaptıkları çalışmaları özetledi.

Dündar, Osmangazi Belediyesi'nin, Bursa’nın 1. derece deprem kuşağında yer aldığı gerçeğinden hareketle çalışma ve araştırmalar başlattığını söyledi.

Osmangazi Belediyesi bünyesinde mimarlar, uzmanlar, şehir plancıları ile birlikte, akademik odaların ve üniversitenin de desteğini alarak 2011 yılında Şehircilik Akademisi’ni kurdu.

Kurulan Şehircilik Akademisi ile;

Kentsel dönüşüm projeleri hayata geçirilecek,

Planlı bölgeler, deprem riskine karşı alınacak tedbirleri belirlenecek ve uygulanacak.

Şehre estetik ve vizyon kazandıracak yatırımlar oluşturulacak.

Bu çalışma ile Osmangazi Belediyesi Türkiye’de Kentsel Dönüşüm Master Planı yapan ilk belediye oldu.

Master Plan çalışmaları kapsamında Osmangazi Belediyesi ilçe genelinde;

  • Ulaşım
  • Bina kullanımı
  • Sosyoekonomik yapı
  • Kat adetleri analizi
  • Afet riskli ve koruma alanlarının tespitini yaptı.

İlçeyi kentsel yenileme, kentsel tasarım, kentsel iyileştirme, kentsel yeniden oluşum olmak üzere 4 farklı müdahale bölgesine ayırdı.

Ayrıca; her bölgedeki zemin yapısına ilişkin bilgiler neticesinde Anadolu Üniversitesi Uzay ve Yer Bilimleri Enstitüsü işbirliğiyle 5 farklı noktaya deprem istasyonu kurdu. Bu istasyonlar Armutköy, Mollafenari, Hamitler, Çırpan ve Demirtaş mahallelerinde yer alıyor.

Deprem izleme istasyonları kurulduğu bölgelerdeki irili ufaklı birçok toprak hareketini ölçerken aynı zamanda ‘Saroz Depremi’nin hareketlerini de kaydetti.

İstasyonlardan elde edilen veriler eş zamanlı olarak Ulusal Deprem Yer Hareketi İzleme Ağı ile paylaşıldı ve şehirdeki deprem etkisi hakkında bilgiler anlık olarak yetkililere ulaştırıldı. Ayrıca veriler, AFAD ve Kandilli Rasathanesi’yle de anlık paylaşılıyor.

Osmangazi Belediyesi, deprem gerçeğini göz önünde bulundurarak planlı şehirleşmenin önünü açmak amacıyla Türkiye’deki en kapsamlı örnek kentsel dönüşümü Soğanlı’da hayata geçirdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ideal gösterdiği zemin+5 kat olarak inşa edilen ve yaşamın başladığı bölgede, 2 bin 161 konut yer alıyor.

Sağlam yapı, güvenli gelecek kapsamında;

  • 1999 depreminden sonra Osmangazi’de güvenliği tehdit eden ve riskli bulunan toplam 3 bin 935 bina yıkıldı.
  • Ayrıca, 11 bin 953 binaya yapı, 53 bin de daire ruhsatı verildi. Şu anda Osmangazi’de 212 bin kişi daha güvenli konutlarda yaşıyor diyebiliriz.

Belediye Başkanı Mustafa Dündar'ın sunumunun ardından Eskişehir Teknik Üniversitesi Yer ve Uzay Bilimleri Enstitüsü emekli öğretim görevlisi Prof. Dr. Berkan Ecevitoğlu, “Gözlemlerimize göre, Marmara’da enerji birikmeye devam ediyor. Bu yüzden ‘17 Ağustos’ta enerji boşaldı, artık rahatız’ diyemeyiz. Sürekli kırıklarda bir hareket var” dedi.

Diğer konuşmacı Dr. Muammer Tün ise "AFAD’a önerdiğimiz güdümlü projede çalışacağımız illerin başında Bursa geliyor. Bursa’daki aktif fay durumu halen ortaya net bir şekilde konulamamıştır. Bursa’da geçtiğimiz günlerde saha jeolojisi çalışması yaptık. Bursa ovasını Uluabat’tan Yenişehir’e kadar boydan boya geçen tek parçalı bir fay sistemi mi çalışıyor bunu test edeceğiz. Hangi sistemin büyük tehlike oluşturabileceğini ortaya koyacağız. Bir nevi yerin röntgenini çekeceğiz. Bu teknolojiye sahibiz” diye konuştu.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezi Müdürü Dr. Doğan Kalafat ise şunları kaydetti:

“17 Ağustos 1999 depreminin 19. yıl dönümü nedeniyle, daha çok ülkemizde afet bilincinin oluşması ve depreme karşı mücadelenin olmazsa olmaz altın kuralı olan;

  1. Afet bilinci yüksek toplum haline gelebilmemiz, sonuçta dirençli bir toplum olabilmemiz.
  2. Depreme dayanıklı binalarda ikamet etmemiz.

Bu iki olgu deprem ile mücadelenin 2 temel anahtarıdır.

Belediyelerin imar uygulamalarında özellikle zemin özelliklerinin iyi etütlerinin yapılması, zeminin özelliklerinin bilinmesi ve ortaya çıkarılması sonucunda üzerindeki yapı tasarımı ve uygulamasının o özellikler doğrultusunda yapılması (örneğin tünel kalıp, radyal temel, fore kazık vb.) büyük önem arz ediyor. Can kayıplarımızın yüzde 95’lik kısmı yapısal tehlikelerden kaynaklanmaktadır. Bu kayıplar önlenebilir veya alacağımız tedbirler ile minimize edilebilir.”

Deprem öldürmez, binalar bizi öldürür diyoruz ama sadece diyoruz. Deprem yıldönümlerinde hatırlamakla, anmakla, ağlamakla, başka ülkelerdeki güzel örnekleri vererek bir yere varamayız.

Zemin, yapı ve insan faktörünün çok önemli olduğunu ve herkese sorumluluk düştüğünü unutmazsak, sorumluluklarımızı tam yaparsak en az hasarla olabilecek depremleri atlatabiliriz.

Yapılacak binalar, projeler, seçilecek doğru mekanlar ve gerçek denetim ve yaptırımla başa çıkabiliriz.

Geçmiş tarihimizde yapılan eserler ortada, bugün yaptıklarımız da ortada.

İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı.

İsteyen istediği yerde bina yapmamalı, isteyen istediği fiyata satmamalı. Ne zarar etmeli ne de fahiş fiyatlar olmalı.

Bu işin bir kuralı, bir standardı, daha da önemlisi bir ahlakı olmalı...