2000’li yıllarda sevilen pek çok sanatçımızın, Amerika’nın Florida eyaletinden konut satın aldığını öğrendiğimizde, heyecanla onların evlerini takip etmiştik basından. Sahnelerde, beyaz camda, CD kapaklarında boy gösteren pek çok ünlümüz, buralara yatırım yaparak magazin dünyasında gündem olmuştu. Yıllardır Florida’da gayrimenkul uzmanlığı yapan arkadaşım, zaman zaman sosyal medyada paylaşımlarda bulunuyor. Florida’daki konut fiyatlarıyla Bursa’daki konut fiyatlarını karşılaştırdığımda, gelinen noktaya nasıl geldiğimizi bir türlü anlayamadım. Ama yine de açıklamaya çalışayım.

Yaklaşık 2.5 Milyon TL’ye aynı metrekarede her iki yerden de konut alabiliyorsun. E aynı fiyat ise neden ABD’den alayım derseniz de karşınıza şu finansal sorun çıkıyor: Geri ödeme süresi. Florida’daki konutun kirası diyelim ki 1500-2000 USD ve bir iki ay içerisinde kiracı bulmanız mümkün; hatta içinde hazır kiracılı konutlar da epeyce var. Şimdi 1500-2000 USD kira değeri pek çok soru işaretini de ortadan kaldırıyor. Öyle “kirayı ödedi-ödemedi” durumları da yok. Eğer kiracının sosyal güvenlik numarasına bir iki defa “kirayı geciktirmiştir, ödememiştir” diye işlendi mi bir daha ABD’de konut kiralaman için dokuz takla atman gerekir. Dolayısıyla her yatırımın sonunda yıllık ne kazanacağın, olası maliyetler, beklenmeyen maliyetler belirli bir aralıkta açık ve net. Küreselleşmeyle beraber dünya bir köy olacak denmişti. Hakikaten öyle de oldu. Başka ülkelerde yatırım yapmak o kadar kolaylaştı ki size her konuda yardımcı olan firmalar var. Konsoloslukta da her işiniz düzenli ve kolaylıkla yürüyor. Üstelik vatandaş olmasanız dahi, Amerikan bankacılık sisteminde 20 yıl 30 yıl vadelerle konut sahibi olmanız mümkün.  

Dönelim ülkemize. Müteahhit firmalar ellerindeki konut stoğunu şu an için satışa çıkarmıyorlar. Binlerce konut bitmiş, ama satışta değil. Gerekçe, “inşaat maliyetleri yüksek, önümüzü göremiyoruz”. Evinde 10 senedir oturduğun, kiranı bir gün bile aksatmadığın ev sahibi mutsuz. Her an sizi evden çıkarmak için operasyona girişebilir. Selamı sabahı kesmiş bekliyor. Ev sahibi olman hayal zira dört misli oldu beğendiğin ev. Peki neler yapılabilir? Sadece konut sektöründe değil, her alanda serbest piyasa ekonomisinden bir miktar sapma olmalı. Örneğin Hollanda’da kira artış oranları bellidir. Önüne gelen herkes müteahhitlik yapamıyor. Öyle bitmiş konutunu bekletme lüksün yok. Müteahhitim diyen herkese kredi verilmez. Kredilerde genelde selektif, yani seçici davranılır. Kısacası daha katı bir rejim var. Hollanda serbest piyasa ekonomisinde değil mi? Lafı getirmek istediğim nokta bu: Kötü arazi yönetimi, kaybettirir.

 

Belirli dönemler serbest piyasadan sapma göstereceğiz diye ödümüz kopuyor ancak bazı Batı Avrupa’daki küçük alana sahip ülkelerde katı bir arazi yönetimi uygulanıyor. Örneğin pek çok turistik Yunan adasında yapılaşmaya izin verilmiyor. Biz ise hemen hemen her koya bir 5 Yıldızlı Otel kondurduk. Şimdi gelinen noktada, üzerinde oteliyle beraber Türkiye Ege Sahillerinde aynı metrekarede ve Yunanistan’daki kıyılardan birinde aynı metrekarede bir arazi kıyaslaması yapsanız Yunanistan’daki arazinin 10 misli daha değerli olduğunu görürsünüz. Araziyi “kıymet takdiri ilkelerinden yoksun” yönetmek mi? Yoksa tam tersi mi olmalı?

Gelen turist ise son derece lüks yapılar görmek istiyor olabilir mi? Evet olabilir. Ama Yunanistan’a dünyanın en zengin turistleri bakir kalan son kıyıları keşfetmek için geliyor. Yunanistan’da kıyıdan içeriye eşek tepesinde götürülen Hollywood yıldızı görmüştük basında. Kısacası yaratıcı fikirlerde fazla uzaklara gitmeye gerek yok. Varlıklı turistlerin istekleri de altın tepside çeşit çeşit yiyecekler, altın kaplamalı armatürlü lavabolar falan da olmayabilir. Yanlış düşünüyor olabiliriz. Zaten lüksün içinden gelen birine, tatilde de alışkın oldukları ortamı sunmak ne kadar mantıklı? Turizmi canlandırdık fakat ne miktar gelir elde edildi? Elde edilen gelirin kompozisyonu nasıl? Doğayı katlederek mi katletmeden mi? Arazi koruma ve planlama adına neler yapıldı? Otellerde ekstradan ne miktar gıda talebi yaratılıyor? Neden hâlen her şey dahil? Kafamda çılgın sorular…