İktidar ektiğini biçiyor.
İlk yola çıktıkları nitelikli kadrolar zamanla tasviye edilip değiştirilince ve bunu da kaliteden taviz vererek yapınca sonuçlar da
kaçınılmaz oldu.
Özellikle bu salgın döneminde yetersizlikler çok fazla sırıttı.
Her alanda tabloya  bakınca yoruma bile gerek kalmıyor. Ki bazı sektörlerde Cumhuriyet tarihinin en kötü sonuçlarına şahit  oluyoruz.
Ama burada  bir husus  gözçıkartıcı şekilde göze batıyor.
Bu kötü gidiş son yıllarda kendini fazlasıyla hissetirmeye başlamıştı ancak özellikle yeni siyasal yönetim şekline yani Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine (ne demekse) geçince  çok daha bariz hissedildi.
Bu başarısızlıklara rağmen bu kadar uzun süre iktidarda kalmasının en büyük sebeplerinden biri iktidarın kendisi değil, muhalefetin yetersizliğidir.
Seçmen mevcut muhalefeti iktidara alternatif olarak görmediğinden mevcut iktidar hala ülkeyi  yönetmeye devam ediyor.
Bu realiteyi net olarak gösteren yapılan anketlerdir.
İktidara destek ciddi boyutlarda düştüğü ortada.
Ancak bu düşüş muhalefete yansımıyor.
Ne oluyor peki? Kararsızların oranı hızla artıyor.
Öyle ki artık bu oran neredeyse anamuhalefet partisinin oranına denk.
Bu durumun yorumu açık ve net:
Seçmen mevcut siyasi  oyunculardan, yani partilerden memnun değil.
O halde ortaya şu çıkıyor: Siyaset arenasında   ciddi bir boşluk var.
Bizim de tam da bu noktada merkez sağda iktidara alternatif olabilecek şiddetle yeni bir oluşuma ihtiayç olduğunu anlatmaya çalışmaktan dilimizde tüy bitti, ki zaten anketler de  bunu fazlasıyla teyit ediyor.
Ancak ne olursa olsun içinde bulunduğumuz koşullardan kaynaklı muhalefetin içinden parlayan bir parti olacağını düşünüyoruz.
İktidarı en çok sıkıntıya sokan konu ekonomidir.
Her ne kadar piyasalar ekonominin üst kademelerinde yapılan değişiklere olumlu tepki verse de bu etki   saman alevi gibi olacak.
Zira ekonomideki sıkıntılar kişi faktöründen  çok öte.
Sorunlar kurumsal ve yapısal yani bu olumlu hava kısa sürede yok olacak.
Tam da bu noktada ekonomi konusunda bilgi ve yetrliliğini fazlasıyla kanıtlamış birinin yıldızı parlayacaktır.
Ali Babacan.
Yanlış anlaşılmasın: Lideri olduğu DEVA partisi iktidara oynayacak seviyelere yükselecek anlamında söylemiyoruz.
Diğer partilere, kendi  seviyesine göre  en fazla prim yapacak diyoruz.
Yoksa daha ilk kurulduğunda DEVA için de, GELECEK partisi için de asla merkez sağdaki boşluğu  doldurabilecek parti olamayacaklarını yazmıştık.
Nasıl ki İYİ parti daha kuruluş aşamasında çakma MHP imajından dolayı merkez sağda  alternatif olarak çıkamadıkları gibi Deva ve Gelecek partilerinde de boşluğu dolduracak kapasite yok demiştik.
Sebebi de Milli görüş kökenli olmaları.
Millet, bu Milli görüş menşeililere AKP nezidnde bir şans verdi ve her ne kadar merkez sağ partisi olarak yola çıkmış olsalar da zaman içierisinde Merkez sağ kökenli kadroları tasviye ederek kendi milli
görüş öüzüne dönerek gerçek yüzlerini göstermekte gecikmediler.
Bunu gören millet bundan sonra bu vaadlerle gelenlere inanmayacaktır.
Nitekim inanmadı ki Deva da Gelecek partisi de beklentilerin  altında kaldı.
Ama her şeye rağmen sayısal olmasa da oransal olarak bu ortamda en fazla primi yapacak parti  liderlerinden dolayı DEVA partisi olacaktır.
Diğer yandan bu iki parti daha etkili olmak ve siyasi yelpazedeki oyuncuların arasında kalıcı olmak istiyorlarsa birleşmeleri gerekecek.
Birleşme hangi partide olur  derseniz  DEVA partisinde olur, ki bize
göre eninde sonunda kendi tabanlarının baskısıyla bu kaçınılmaz olacaktır.