Geçmişten geleceğe uzanan

Bir yolun neresindeyim?

Daha hangi dağ ve engelli yollardan

Çıplak ayaklarla gideceğim?

Bu gün bir sonyoksa bir başlangıç mı?

Daha kaderin hangi çilesini öreceğim?

Uzak uzak yollar, çizgi çizgi önümde,

Tercihi kader mi yapacak, ben mi vereceğim?

Kanımı, gözyaşımı, istikbalimi, yıllarımı

Ben kimden isteyeceğim?

Maznun mu, masum muyum?

Hesabını Allah'a, Allah'a

Allah'a vereceğim…

 

Kaderin O'nun için örecek daha çok çilesi varken hain eller izin vermedi...

Geçmişten geleceğe uzanan Türk-İslam ülküsü uğruna yapacak çok işi varken, cezaevlerindeki o çileli yılların karşılığını görme hayallerini taze tutarken 55 yaşında terör kurgusuna kurban gitti Yazıcıoğlu... 

Büyük Birlik Partisi'nin kurucusu ve ilk genel başkanı olan Muhsin Yazıcıoğlu, 25 Mart 2009 tarihinde Kahramanmaraş'ın Göksun ilçesinde helikopterin düşmesi (!) sonucu hayatını kaybetti. Tabii ki bu hâlâ davası devam eden sürecin resmi kısmı...

Çocuğa bile sorsanız o helikopterin 'kaza kırıma' uğradığına inanmaz... Hele ki 15 Temmuz sonrası sağır sultan bile inanmaz merhum Yazıcıoğlu'nun görünmez kazaya kurban gittiğine...

Merhum, şiirlerinde adeta başına gelecekleri bilir gibi yaşamış...

“Maznun mu, masum muyum?” derken bunun başka bir izahı olabilir mi?..

"Kanımı, gözyaşımı, istikbalimi, yıllarımı

Ben kimden isteyeceğim?"

Cümlesini nasıl yorumlayacağız ki...

Bir başka şiirinde ise merhum

"Dualar gibi yükselir ümitlerim

Ben sonsuzluğu düşünüyorum

Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum

Durun kapanmayın pencerelerim

Güneşimi kapatmayın

Beton çok soğuk, üşüyorum..."

Bu sözler ancak; inancıyla, dava adamlığıyla, ilkeleriyle, duruşuyla, üslubuyla ve örnek şahsiyetiyle ait olduğu milletin değerleriyle birebir örtüşen vatan evladının dilinden, kaleminden dökülebilir...

Yaşadığı tüm acılara rağmen ilkeli siyasi mücadelesini, dürüstlüğü ve dik duruşu elden bırakmayan Yazıcıoğlu, milli ve manevi kıstaslarda da hep ön saflarda oldu.

Karşılıksız bir aşkla milletin ve vatanın bekası için kendi varlığını ve geleceğini feda edebilmeyi hayat düsturu olarak görmüştür.

Bu arada merhum gazeteci İsmail Güneş'i de unuttuk sanmayın... Allah (c.c.)kedisine rahmet, hanımına ve sevenlerine de sabırlar versin...

Hanımı Yasemin Güneş, anma programında "Kaza içerisinden darbelerin de FETÖ’lerin de çıktığını gördüler. Terör örgütlerini 2009 yılından beri biz söyledik. Biz bu konuda gerekli bütün şeyleri yaptık. Ama nedense bizim dosyamız 9 yılda yaklaşık 5 kere kapatıldı. Gerek duruşmalara giderek, gerek avukatlarla biz bu süreci yakından takip ediyoruz. Biz bu davalara giderek bu süreci yakından takip ediyoruz" derken, vakanın üzerindeki sis perdesinin kaldırılması gerektiğini vurguluyordu...

Bu arada, hayatını kaybeden siyasiler ve teknik ekibe de Allah(c.c.)rahmet eylesin.

Bu tür şahsiyetler kolay yetişmiyor...

Ben düşünüyorum da, bugün MHP lideri Devlet Bahçeli'nin de destek verdiği ‘Cumhur İttifakı’na merhum Yazıcıoğlu da Başbuğ Türkeş'ten aldığı terbiye gereği ‘devletin bekası’ diyerek destek verirdi. Yine bildik söze geliyor her şey:

Söz konusu vatansa, gerisi teferruattır…