‘Yenile yenile yenmeyi öğreneceğim.’

Bu söz Deli Petro lakaplı Rus çarı Petro’ya ait. Hükümdarlığının ilk dönemlerinde İsveç ordusuyla girdiği savaşları hep kaybetmesi bu efsane sözleri söylemesine sebep olmuş…

Nitekim 1709 yılında Poltava savaşında İsveç ordusunu perişan ederek kuzeyde İsveç’in hegemonyasına son vermiş, Rusya’nın büyük Devlet olma temelleri de o tarihte atılmıştır.

Camia olarak yıllarca bir türlü karar vericilerin arasında yer alamamaktan yakındık durduk.

Hep göz ardı edildik ancak esas sorunun kendimizde olduğunu bir türlü kabullenip gerekli adımları atamadık.

Evet doğrudur!

Sizin talebiniz… Oluşturabildiğiniz baskı kadar ilgi görürsünüz, ama demografik yapı da göz ardı edilemez.

Yıllarca göz ardı edilen bu dengeler camiamıza yapılan saygısızlık aşamasını geçmiş. Bu artık camiamıza yapılan bir hakarettir. Birileri bu kelimeyi ağır bulabilir, ancak bunu özellikle kullandık.

Değişik kurum ve kuruluşlarda demografik yapı gözetmeksizin görevlendirmeler yapılabilir ki yapılmaktadır.

Ancak bizim soydaşımızın göç ettiği bölgelerle ilgili politikalar ve planlamalar yapan kurumların içinde bile oraları bilen, bizden birileri değil de alakasız kişilerin görevlendirilmesi sözün bittiği yerdir.

Ülke olarak, bölgesel, hele dünya gücü olma iddiamız varsa, öncelikle Soydaş nüfusumuzun yoğun olduğu bölgelerde söz sahibi olmak zorundayız.

 

Bu da ancak oralarla ilgili stratejiler geliştirerek mümkün olabilir. Ve bu stratejiler de ancak bu bölgeleri iyi bilen kişiler ile gerçekleşebilir.

Bundan dolayı bizim karar vericilerin arasında yer almak istememiz, birileri için ısmarlama yazılar yazan bazı köşe yazarlarının anlatmaya çalıştığı gibi basit bir bölgeciliğe indirgenemez. Kaldı ki bölgecilik yapan biz değiliz!

Sınırlarımızın dışındaki soydaşlarımızın sorununu ancak o bölgenin insanı bilir. Çözüm önerilerini de ancak o bölgeyi, o sorunları bilen kişi üretebilir.

Bizler adeta yok sayılarak, karar vericilerin arasında yer alamıyorsak kuşkusuz bunda bizim de camia olarak payımız büyüktür. Bunun nedenlerini ve çözümlerini defalarca paylaştık. Bunları burada tekrar gündeme getirmeye gerek yoktur.

Kısa ve net: Yapmamız gereken, aramızdaki dayanışmayı sağlamaktır. Yoksa siz istediğiniz kadar siyasi partilere üye veya oralara destek olun. Bunların hiçbirisi tek başına yeterli değildir aranızda dayanışma olmadığı sürece…

Burada asıl sorun uygulamadadır. Aramızdaki dayanışmayı sağlayacak, birlik beraberliğimizi tesis edecek organizasyon ve örgütlenmeleri bir türlü başaramadık.

Yıllarca uygulamalarda başarısız olmamızın birçok sebebi vardır. Sebepler şunlardır bunlardır. Gün gelir doğrular yapılır.

Ama eninde sonunda “Yenile yenile bir gün bu camia yenmeyi öğrenecektir.”

Ve o gün de bir gün mutlaka gelecektir.