Kötü söz söylemezdi. Kimseyle çekişmezdi. Her zaman ağır başlıydı. Dünya işleri için kızmazdı. Kimseyi ümitsizliğe düşürmezdi. Kimsenin kusurunu aramazdı. Hoşlanmadığı bir şey hakkında susardı. Yemek seçmezdi önüne ne konulsa yerdi. Affediciydi. İntikam almazdı. Susması konuşmasından uzun sürerdi. Gerçeğe aykırı övgüyü kabul etmezdi. Sade kıyafet giyer, gösterişten hoşlanmazdı. Sıkıntılı hallerinde kabalaşmaz ve bağırmazdı. Konuşurken adeta çevresindekileri kuşatırdı. Kimseye hakkında hayırlı olmayan bir söz söylemezdi. Kendi şahsı için asla öfkelenmezdi, öç almazdı. Kendisinden bir şey istendiğinde asla hayır demezdi. Kelimeleri tane tane ve inci gibiydi. Yanında en son konuşanı ilk önce içten dinlerdi. Halkın kullandığı hiçbir kötü sözü kullanmamıştı. Her zaman hüzünlü ve mütebessim bir halde dururdu. Fakirlerle beraber yerdi, öyle ki onlardan ayırt edilmezdi. Sıradan değildi ama Sıradan insanlar gibi yaşardı. Hiç kimsenin ne yüzüne ne de arkasından kınardı. Düşmanları af etmekle kalmaz, onlara değer verirdi. Gereksiz yere konuşmaz, konuştuğunda da ne eksik ne fazla söz kullanırdı. Bir topluluk içerisinde oradakiler bir şeye gülerse o da güler, bir şeye hayret ederlerse o da hayret ederdi. Konuşurken yüzünü başka tarafa çevirmez, bulunduğu yerde ayrı bir yere oturmazdı. Bir gün kendisinden yaşça küçük bir dostunun omuzlarından tutarak şöyle demişti: - Dünyada garip bir yolcu gibi ol. Yürürken beraberindekilerin gerisinde yürürdü, iki yalına salınmaz, adımlarını geniş atardı. Yüksek bir yerden iner gibi öne doğru eğilerek sessiz ve sakin yürürdü. Sabahları evden çıkarken şöyle derdi; - ilahi yolda sapmaktan ve saptırılmaktan ve kanmaktan, kandırılmaktan, haksızlık etmekten ve haksızlığa uğramaktan saygısızlık etmekten ve saygısızlık edilmekten sana sığınırım. Çok konuşmazdı öz ve hikmetli konuşurdu. Düşünceliydi. Boş şeylerden yüz çevirirdi. Sade temiz ve bol kıyafetler giyer, gösterişten hoşlanmazdı. Temizliğe çok önem verir, yanında diş Temizliği için misvak sakal saçları için tarak bulundururdu. Tanıdığına tanımadığına selam verirdi. O emindi(Güvenilirdi), düşmanları bile mallarını ona emanet ederdi. bütün bu özellikleri kendinde taşıyan tek bir insan vardır. O da Rabbimizin uğrunda dünyayı ve içindeki bütün canlıları yarattığını söylediği sevgili habibi (kulu) Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) idi. Ant olsun, size içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir, O size düşkün müminlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir.,(Tevbe 128).Bizler bütün bu özellikleri taşıyamasak da birkaçını örnek alıp yapmaya gayret göstersek yine de büyük sevaplara kavuşuruz. Peygamberin ümmetine sevgisine layık olmak en büyük erdemdir. Saygılar…