Fransa’da şampiyonluğu kazanan Lille takımının hocasının ismi lazım değil ama tebrik etmek gerek…

35 yaşına merdiven dayamış Burak Yılmaz’a güvenip, onu hatırı sayılır bonservis bedeliyle Beşiktaş’tan transfer etmek öyle her hocanın yapacağı akıl karı iş değil.

Şimdi makarayı biraz geri çevirelim!

Burak ikişer üçer gollerini sıralıyor ama…

Bazı maçlarda da o futbol şansızlığı denilen facia yaşanıyor ve ağlar yerine dağlara taşlara vurulan toplarla taraftara saç baş yolduruyordu…

İşte birkaç hafta önce Burak için Fransız basını aynen böyle diyordu…

“Burak bu golleri kaçırdığında şampiyonluk giderse, Fransa’da yaşayamaz, İstanbul biletini şimdiden alsın.”

İşte futbolu güzel yapan bu olsa gerek…

Bir hafta önce rezilsin bir hafta sonra kralsın…

15 dakika sonra ne olacağın konusunda ise hiçbir fikrin yok…

***

Sergen Yalçın da ayağına kurşun sıkıyordu;

Galatasaray’a ardından Karagümrük’e yenil, cepte keklik denilen şampiyonluk az daha Kartal’ın gagasından çıkıp Aslan’ın midesine gidiyordu…

Aportta bekleyen Fenerbahçe ise deplasman fatihi olmasına rağmen evinde kaptırdığı puanlar yüzünden son haftaları potada ama ahlar vahlar içinde geçirdi.

Bir cümle de Samsunspor ve hocası Ertuğrul Hoca için söyleyecek olursak, Sağlam Hoca, Bursa’da yaşadığı SON DAKİKA şampiyonluk mucizesine çok inanmıştı, futbol olarak da kazanmak haklarıydı ama Altınordu’nun ‘saf kan gençleri’ biraz da futbol şansıyla Altay’a rakip oldu…

Kötü mü oldu? Bence iyi oldu…

Bu akşam İzmir düeti var İstanbul Olimpiyat’ta… Bursaspor’un hayallerini süslediği o Süper Lig’e hangisi çıkacak…

Hangisi çıkarsa çıksın, İzmir artık her hafta süper lig maçı izleyecek…

Bu da şehir algı ve ekonomisi açısından ayrı bir kazanç… Nokta.