Hayat tam da böyledir işte, bir deprem oluverir ve her şeyi sorgulatır size, bir deprem olur ve tanısanız belki “ben bu insana günahımı bile vermem” diyeceğiniz birine yardım yollarsınız, bir deprem olur ve yaşamanın değerini anlarsınız, bir deprem olur ve her şeyin birden bire elinizden gidebileceğini görürsünüz, bir deprem olur ve hayatın altı üstüne gelir.

Olsun,

Ne demiş Güneş;

‘Hakk’ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. "Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir" diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?

Şems-i Tebrizi

Hayat bizi kendi halimize bırakınca yoldan sapıyoruz belli ki, yoksa bunca mesajın bir başka anlamı olamaz.

Hayat bizi kendi halimize bırakınca paranın ve dünyeviliğin peşine düşüp sürükleniyoruz. 

Açken ekmeğimizi bölmeyi, üşürken aynı battaniyeye sarılmayı,düşmeden düşenin halinden anlamayı. Biz anca böyle ilahi mesajlarda yerine getirebiliyoruz.

Yaratıcı, aklımızın dahi alamayacağı, bir güç ve de kudrete sahiptir. Kuran-ı Kerim’de yazılı olanların çok büyük bir kısmının bilimsel açıklamaları mevcuttur. 

Ne var ki, depremler de öyledir,meydana geldiği gibi şiddeti ve nedeni uzmanlarca bilimsel olarak açıklanır ama ondan önce asıl uzman size çok defa uyarılarını göndermiştir.

Meydana gelen her insanüstü durumun hem bilimsel bir açıklaması hem de manevi bir boyutu vardır.

Ben yaşanışanlara hep manevi boyuttan bakmışımdır, ne zaman ki insan insanlığını unutup içindeki hayvanın izinden giderse işte o zaman bir mesaj gelir, o mesaj genelde hep dünya üzerinde fiziksel bir durumun yaşanması ile oluşur. Dünya da çok yorulmuştur, sitemidir bizlere bir nevi, “ben sana ev oldum, nefes oldum, yaşam oldum,neden bu horluk?” Diye.

Koskoca dünya dayanamaz ve kendince bazen ağlar, bazen sarsılır, bazen içini döker.

Bizlerse artık sadece böyle zamanlarda kenetlenip insan olduğumuzu hatırlatıyoruz kendimize. Depremi içimizde yaşamalıyız, şöyle bir sarsmalıyız kendimizi omuzlarımızdan tutup kendine gel! Demeliyiz.

Bizler bir uykuya dalmışız ki sormayın gitsin.