Ülke olarak yeni tip koronavirüsle tanışmamız ve mücadele etmemizin 317. günü; yani 10 ay 11 gün...  

Çalışma hayatı zor, hem işgören hem de işveren için...

Çoğu zaman ipler sizin elinizde değil ve hatta sizin sudan gördüğünüz sebepler, diğer insanlar için dünya meselesi.

Biraz bu konuya bakalım istedim.

Elbette ki; işverenlerin ‘iş verimliliği düşük’ şeklinde haklı gerekçeleri olabilir.

Herhangi bir potansiyel ortaya koyamayan,

İş üretemeyen kişilerle aynı yolda yürümek gerçekten zor, buna herkes hak verir…

Her insanı katlanma sınırlarını zorlayacak bir duruma getirmemek önemlidir.

Yıllarca işveren ve işveren vekilliği yapmış biri olarak her iki tarafı da iyi anlıyorum.

Ancak; kimi işten çıkarmalar var ki insanın ağzı gerçekten de açık kalıyor…

Bugün açıklayacağım spesifik bir alan var.

Zengin evlerin dar gelirli çalışanları…

Tekrar mealen belirtmek icap ederse; derdim haklı iş sözleşmesi fesihlerine muhalefet değil…

Gerçi yazacaklarımın da kendilerine göre bir haklılık payı olsa gerek…

Bir ailenin yanında yeni çalışmaya başlayan bir kadın; ailenin yemeklerini yapıp diğer temizlik işlerinden sorumlu.

Mutfakta iki çeşit bamya var; iki çocuk için iki ayrı tencerede pişirilmesi gereken… Biri iri kesim, diğeri ise küçük.

Çalışan hanım farkı anlayamadığı için tek tencerede işi bitirince sonu kovulmak oluyor…

Bir başka kadının işten atılma sebebi daha orijinal...

Aile, evinde bitter çikolata yemeyi seviyor.

Hem de bayağı bitter…

Evin çalışanı kadın oranı yüzde 60 olan bitter çikolatayı ikram ediyor…

..Ve şut…

Nedeni çikolatadaki bitterin yüzde 80 oranında olmaması…

Yüzde 20’lik fark işinin sonu oluyor.

Bunun yanı sıra; patronuna ait bir köfteyi izin almadan yiyen sekreter, tam tamına 34 yıldır çalıştığı şirket tarafından işten atıldı.

Bunun gibileri sıralamak mümkün…

Siz de eminim yakın çevrenizde başkalarını duymuşsunuzdur.

İş kolları arttıkça, çeşitlilik ve orijinallik de artıyordur.

Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v.) bir kudsi hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: "Üç kimse, kıyamet gününde beni karşısında bulacaktır: Benim adımı kullanarak haksızlık eden; hür bir insanı satıp parasını yiyen; bir işçiyi çalıştırıp da ona ücretini vermeyen!"

İşveren ve iş gören kendine düşeni ve yakışanı layıkıyla yerine getirirse ortada sorun kalmaz.

Herkes musmutlu olur.

Fedakârlıklar karşılıklı olur...

İletişim için en güzel reçete empatidir.