Bal-Göç’ün bu hafta sonu Genel Kurul toplantısı var. Kuruluş misyonu göz önüne alındığında Bal-Göç sadece göçmen camiasının değil, ülkemizin en önemli sivil toplum kuruluşlarından biridir.

Kuruluşuna vesile olan soydaşlarımıza uygulanan asimilasyon politikalarına karşı gösterdiği mücadele başta olmak üzere çok önemli faaliyetlere imza atmıştır. Bu faaliyetlerden dolayı BM Ekonomik ve Sosyal konseyi (ECOSOC) danışma üyeliğine laik görülmüştür. STK'lar belli amaç ve misyon uğruna faaliyet gösteren topluluklardır. Bir STK'nın gücü temsil ettiği kitlenin desteği kadardır. Yani ortak paydaları olan bir topluluğun tüm kesimlerini kapsayacak yapı oluşturamayan bir STK'nın başarılı olma şansı yoktur.

Tabi burada önemli olan diğer bir konu da amaca uygun çalışma programları ve stratejilerin geliştirilip buna göre faaliyet yapmaktır.

Ancak tekrar ediyoruz; asıl olmazsa olmaz her görüşte kişileri temsiliyet müessesine dahil ederek ortak akıl ile hareket etmektir. Bu şartlar oluşmadan efektif ve çözüm odaklı sonuçlar elde etmek mümkün değildir. Camia olarak bu asgari müştereklerlerde hareket edemediğimiz için başarılı olamadık.

Yani ortak akıl ile hareket etmediğimiz sürece kim kazanırsa kazansın, ne yaparsa yapsın her zaman ABD'lilerin deyimiyle  "topal ördek" konumunda kalacaktır. Ki artık eskisi gibi camiaya yön veren, kılavuzluk eden sadece Bal-Göç yok.

Artık bir taraftan birbirinden güçlü yöresel derneklerimiz, diğer taraftan yine aynı şekilde son derece etkili konumlara gelmiş SİAD'larımız var.

Yani anlatmak istediğimiz şudur ki, Bal-Göç yönetimi geniş konsensus ve mutabakat ile oluşmadığı sürece kendince ne kadar geniş ve kapsamlı çalışma programı ve stratejiler geliştirse de pek bir etkinliği olmayacaktır.

Stratejiler ancak ortak akıl ile geliştirilirse ehemmiyetli olur. 

Oysa özellikle son yıllarda yaşanan gelişmelere bakıldığında her zamandan daha çok birlik beraberlik içinde hareket etmeye ihtiyacımız var.

Bal-Göç buralara göç etmiş insanımızın sorunları ile ilgilenmesinin ve çözüm noktasında katkı yapmasının ötesinde asıl faaliyetleri Bulgaristan ve Balkanlarda kalan soydaşlarımızın yaşadığı sıkıntılarını gündeme taşıma ve onların çıkarlarını korumak olmuştur.

Bundan dolayı Bal-Göç’ün daha da güçlenmesi her şeyden öte oralarda varlığını sürdürme mücadelesi veren soydaşlarımızın açısından önemli.

Balkan göçmenleri, Anavatana göç ettiklerinden beri Vatanına, Milletine bağlılığı, çalışkanlığı ve dürüstlüğü ile her zaman ülkemize pozitif katkı yapmış bir topluluktur.

Her zaman Bayrağını, Milletini her ortamda en ateşli şekilde savunmuş ve göç ettiği topraklarda verdiği mücadelelerle bunu defalarca kanıtlamıştır.

Ama artık bu camia ülkemize daha aktif katkı vermek istiyor.

Karar verici mekanizmaların içinde daha fazla yer almak istiyor.

Donanımlı kadroları ile ülkemizin daha ileriye gitmesi için, daha da çok büyümesi için, bunun ötesinde Balkanlarda kalan Soydaşımızın sıkıntılarını en iyi bilenler olarak oralarda daha efektif katkı yapmak için istiyor.

Yıllarca bu ihtiyaç ortadaydı, ancak camiamızda bu yönde toplumsal bir bilinç yoktu. Ama artık bu bilincin oluştuğunu görmek memnuniyet verici.

 

Bundan dolayı Bal-Göç’ün bu Genel Kurulu sadece bir Genel Kuruldan çok öte bir toplantı olacaktır.

Bu toplantı camiamızın önemli kilometre taşlarından biri olacaktır.

Bu toplantı bu camianın kabuğunu kırma toplantısı olacak ve bu topluluk artık kabuklarını da kıracaktır. Ülke yönetimine daha aktif katkı yapmaya taliptir. Bu ileriki süreçte daha net hissedilecek.

Bunu yapacak kapasitede camianın içinde gereğinden çok fazla donanımlı ve birikimli kişiler de vardır.

İş dünyasından, akademik ve bilim çevrelerine, kurum ve kuruluşlarda görev yapan başarılı insanlarımızdan, özel müteşebbüsün gösterdiği inanılmaz performansa kadar her alanda fazlasıyla liyakatli insanımız mevcut.

İşte beklediğimiz o gün, bu gündür. Birileri biraz geç oldu diyebilir.

Olabilir! Ama bazı şeyler önceden yaşanmalı. Önce bazı şeylerin nasıl yapılmaması gerektiği görülmeli.

“Bir musibet, bin nasihatten iyidir” dememiş boşuna dedelerimiz.

Şudur, budur!

Ama artık bu camia neyin nasıl yapılmaması gerektiğinin ötesinde, asıl neyin nasıl yapılacağını çok iyi anlamıştır.

Asıl önemli olan da budur.