Sivil Toplum Kuruluşları (STK), öncelikle kendi üyeleri olmak üzere, kişi veya camialara yardım ve dayanışma için faaliyet gösteren örgütlerdir.

Bu örgütlerin gücü, yardım ve dayanışma konusunda gösterdikleri başarı ile doğru orantılıdır.Siz temsil ettiğiniz kitlelerin sorunlarını çözdüğünüz kadar güçlüsünüzdür demektir.

Ve gücünüz kadar da karar vericilerin nezdinde itibar görür, bu itibar kadar sorun çözer, gücünüze güç katarak varlığınızı devam ettirirsiniz.

Özetle denklem bu kadar basittir.

Diğer yandan bir STK temsil ettiği camiaya herhangi bir katkı yapamadığında bu camialar ne kadar kalabalık olursa olsun onlara destek olmaz, arkalarından yürümez.

Geçtiğimiz pazar günü ülkemizin tartışmasız en büyük topluluğu olan Balkan Göçmenleri camiasının güya en üst kurulu olan Balkan - Rumeli Göçmenleri Konfederasyonunun genel kurulu yapıldı.

En yoğun göçmen nüfus Bursa’da olmasının ötesinde konfederasyonun temel direği, amiral gemisi Bursa merkezli Bal-Göç’tür

Bundan dolayı öteden beri daha etkili olabilmek adına konfederasyonun başı da, merkezi de Bursa’dan olması gerektiğini savunuyoruz.

Ancak konfederasyonun mevcut başkanı bunu anlayıp kendisi teklif edeceğine ayarlama delegelerle ısrarla tekrar aday olmayı tercih etmiştir.

Bunun üzerine başta Bal-Göç olmak üzere bazı federasyonlar bu şartlar altında bu yapının içinde çalışmanın anlamı olmadığını söyleyerek son derece haklı olarak konfederasyondan ayrılma niyetlerini deklare etmişlerdir.

Bu kararlarından dolayı başta Bal-Göç’ün başkanı olmak üzere kararı destekleyen arkadaşları tebrik ederiz.

Çünkü bu güne kadar mevcut yapısı ve yönetimiyle hiç bir varlık gösteremeyen konfederasyonda yapısal reformlar yapılma gereği aşikardı.

Bazı arkadaşların biraz analitik yeteneği olsaydı bu konfederasyonun bu şekli ve yönetimiyle yaşama şansının olamadığını idrak eder, bu muazzam camianın temsilcisi olamayacaklarını anlayabilirlerdi.

Yanlış anlaşılmasın.Bu tespitler kişilerden öte tamamen kurumsaldır.

Neden?

Cevap bu yazının başında gizli.

Siz temsil ettiğiniz camianın sorunlarını çözdüğünüz kadar güçlüsünüzdür. Dertlerine derman olduğunuz kadar itibar görürsünüz.

Peki şu andaki camiamızın tartışmasız en güçlü örgütü olan Bal-Göç’ün bünyesinde bulunmayan konfederasyon yapısında veya yönetiminde böyle bir potansiyel var mı? Yok!

Gerek iktidar, bunun ötesinde gerek Devlet, gerek Bulgaristan’daki resmi kurum ve kuruluşlar, gerek uluslararası alanda Bal-Göç’ün muhatap alındığı bir ortamda konfederasyonun yaşama şansı ne kadar?

Böyle bir ihtimal yok.

Oluşturulan yeni Konfederasyon yönetimi kısa süre sonra, karar vericiler tarafından muhatap alınmadıkları ve temsil ettikleri üyelerinin hiç bir sorununu çözemedikleri için zaten olmayan tabansız kalacaklardır.

Bunun ötesinde yeni yönetimde yer alanlar mevcut şartlarda kısa süre içinde kendi aralarında anlaşmazlığa düşerek dağılıp giderler.

Özetle;

Biz insanımızın arasında gezmeyi, onların fikrini sormayı severiz.

Net olarak görülmüştür ki, iş dünyasından, bilim adamına, entelektüel kesiminden mahallelerimizdeki soydaşımıza kadar, artık beklenti yeniden yapılanmaya gidilerek daha etkin ve sözü dinlenen bir konumda olmamızdır.

STK’larımızdan yukarıda saydığımız insanlar neden uzak duruyor?

Bu durumlara düşmemize sebep olan ve ivedilikle vesayetinden kurtulması gereken kişi kim?

Bu konular birkaç yazı ile geçiştirilemeyecek kadar derin ve kapsamlı.

Yazmaya devam ederiz.