Bu pazar da sizlere yine ibretlik bir kıssa... Ama çağımızın hayat şartlarını özetleyen bir kıssa…

Zengin bir baba ciddi bir şekilde hastalanır ve yatağa mahkûm olur.

Durum ciddi olunca büyük oğlu, kardeşlerini toplar ve:

- Ey kardeşlerim, babamızın epeyce malı var. Fakat bugün kendisinin hizmeti ise ağırdır. İsterseniz sizler malına varis olun ve hizmetini bana bırakın, isterseniz malı bana verin hizmetini sizler yapın, der.

Kardeşleri malı almayı tercih ederler.

Büyük kardeşleri çok iyi niyetli ve hayırsever bir kimse olduğu için babasının hizmetini kendisine nimet, ganimet ve ibadet bilir.

Babasının vefatına kadar bu hizmeti severek ve isteyerek yapar. Fakat hanımının bu işe hiç gönlü razı olmaz ve malı almadığı için sürekli münakaşa eder. O ise ailesine:

- Ey hatun, ben babama miras için hizmet etmiyorum. Ancak Allah (c.c.) rızası için hizmet edip hayır duasını almak istiyorum.  Hayır, sizin bildiğinizin tersinedir. Bir kimsenin dünya dolusu malı olsa da bereketi olmasa, onda hayır yoktur. Hayır ancak berekettedir, der.

Babasına hizmette hiç gurur etmeden devam eder.

Bir gece rüyasında kendisine şöyle derler:

- Git, filan yerde yüz akçe vardır. Onu al nafaka yap.

Onda bereket var mıdır?

- Hayır yoktur.

- Bereket olmayan şey bana lâzım değildir, der.

Bu hali ailesine söyleyince, kadın yine almadığı için onunla münakaşa eder.

Ertesi gece rüyasında yine, filan yerde 10 akçe vardır, git al denilir. O yine bereket olup olmadığını sorar. Bereket olmadığını anlayınca yine almaz.

Üçüncü gece ise yine filan yerde bir altın vardır, onu al da harçlık yap denilir. O da bereketi olup olmadığını sorunca çok bereketlidir cevabını alınca, hemen gider ve onu alır. Sabahleyin ise altın ile pazara gider ve iki tane balık alır. Evine getirip karınlarını yardığı zaman görür ki, balıkların karnında çok kıymetli ve iki dirhem ağırlığında kırmızı cevher var. Birisini hemen pazara götürüp satmak ister. Fakat hiç kimsenin almaya gücü yetmez. Nihayet 30 bin akçe kıymeti ile padişaha satar. Akçeleri alarak eve gelir ve Allah’a (c.c.) sonsuz şükürler olsun der.

Padişah o cevherin bir eşini daha araştırır fakat hiç kimsede bulamaz. Tekrar aynı kişiye soralım belki vardır diyerek gelirler. Evet, o cevherin diğer eşi bendedir, lâkin 70 bin akçeden aşağı vermem der. Padişah ise istediğinden fazlasını ödeyerek satın alır. Sattığı iki cevherle zengin olur.

Rüyasında: Ey kişi, Allah’ın (c.c.) sana bu kadar lütuf ve ihsanı ancak babana ihlâs ile etmiş olduğun hizmet sebebi iledir. Öbür dünyada ise yaptığının karşılığını anlatmak zaten mümkün değil çünkü orda daha çok mükâfatlandırılacaksınız.

İşte dostlar olayların görünen ve görünmeyen yönleri vardır. Bizim için önemli olan ise olaya nerden baktığımıza bağlı…

Maddi ve manevi değerlerimizi unutmadan Yüce Rabbim hepimize hayırlı bereketli ömürler ihsan etsin.

İnsan, hizmeti kendisine nimet bilirse iki dünyada da nimetlere ulaşır.

Bazen ailene bazen şehrine bazen ülkene beklenti içinde olmadan yaptığın hizmetlerin ve gayretlerin karşılığı bir şekilde geliyor.

İyilik yapmaktan uzak durmayacağız. Kötülük yapmaktan uzak duracağız.

Sonunda hepimiz bir gün öleceğiz. Neyin kavgası neyin savaşı… Tüyü bitmemiş insanların hakkını haksız yere yemek ya da yedirmek.

Malın çok olması değil helal ve bereketli olanı istemek lazım.

Büyüklerimize sevgi ve saygıda kusur etmeden evimizi işimizi bereketlendirelim inşallah…

Gününüz aydın, ömrünüz bereketli ve sağlıklı olsun.

Mutlu bir Pazar geçirmeniz dileklerimle.